13.06.2015
Tirilye’ye ilk olarak 2009 yılının Aralık ayında fotoğraf kulüplerinin düzenlediği bir geziyle gitmiştim. Hava ne kadar soğuk da olsa bende güzel bir izlenim bırakmış olmalı ki bu yıl yine yolumuzu düşürdük.
2011’e kadar Zeytinbağı olarak adlandırılan belde, 2011’de yeniden “Tirilye” adını almış. Bir rivayete göre İznik Konsülü ile fikirsel ayrılığa düşen üç papaz afaroz edilerek Tirilye’ye yerleşmiş. Tirilye adı da üç anlamına gelen Tri ve papaz anlamına gelen İlya kelimelerinden geliyormuş.
Tirilye zeytin ve zeytinyağı ile ünlü. Sahildeki meydanda kurulan Köylü Pazarı’nda çeşit çeşit zeytinler, zeytinyağları, turşular, ev yapımı ürünler satılıyor. Tirilye’nin sokaklarını gezerken de zeytin ve zeytinyağı satılan birçok yer bulunuyor.
Tirilye’de bulunan tarihi kiliseler ve evler fotoğrafçıları buraya çekiyor. Sokaklarında sakin sakin dolaşmak da insana huzur veriyor.
Tirilye’de hediyelik eşya satın alabileceğiniz şu fotoğraftaki 2 dükkan var.
Bu ev de neredeyse Tirilye’nin sembolü haline gelecek, Tirilye fotoğraflarında hep bu evi görür oldum 🙂
Tirilye’deki tarihi evler, kiliseler, Taş Mektep ve Fatih Cami gidince görülebilecek yerler.
TAŞ MEKTEP
1839 yılında Sultan Abdülmecit döneminde yürürlüğe konulan Tanzimat Fermanı’yla başlayan Osmanlı Devleti’nin siyasal, toplumsal ve ekonomik yapısını batılı anlamda düzenlemeyi hedefleyen reformlar sürecinde görülen modernleşme hareketlerinin simgesi olarak İmparatorluk topraklarında inşa edilen pek çok okul binasından biri de Tirilye’de bulunan Taş Mektep’tir. Tirilye’de doğan ve Yunanistan’da eğitim gördükten sonra metropolit olarak Tirilye’ye dönen Chirisostomos tarafından 1904-1909 yılları arasında yaptırılan ve H.1325/.1909 yılında tamamlanan Taş Mektep, Tirilye’nin en görkemli yapılarından biridir.
İskele caddesinin batısındaki yamaçta Cami Bayır Caddesi ile Yel değirmeni Sokak arasında 965 m2’lik bir arsa üzerinde inşa edilmiştir. Çatı izdüşümü 623 m2, terasları ise 101 m2 olan binanın batı cephesindeki bir taş üzerinde oyularak yazılmış bulunan M.MYPIDHS APXITEKTWN 1909 ifadesinden, mimarın Myrides olduğu ve binanın 1909’da tamamlandığı anlaşılmaktadır. Taş Mektep’te müdür olarak görev yapan Chirisostomos, daha sonra İzmir metropoliti olmuştur.
Taş Mektep, Kurtuluş Savaşı sonrasında Rumların Türkiye’yi terk etmesi üzerine, 1924’de Kazım Karabekir Paşa’nın girişimleri ile yetim ve öksüz çosukların eğitim görmesi amacı ile “Darü’l-eytam” olarak açıldı. 1925’ten sonra ilkin beş sınıflı yatılı bölge okulu, daha sonra ilk okul olarak kullanıldı. 1940-1942 yılları arasında asıl işlevine ek olarak eğitmen kursu düzenlendi. 1957’de Tirilye Ortaokulu burada açıldı ve bu hizmetini 1989’a değin sürdürdü. Daha sonra yapıda meydana gelen bazı sorunlar nedeniyle terk edildi.
Tirilye’ye vardığımızda öğle olmuştu, biz de yemek yemek için limanın ordaki Taşmahal Restoran’a oturduk. Burada balıklarımızı yedikten sonra Tirilye’nin sokaklarında yürüye yürüye Çamlı Kahve’ye çıktık. Buradan manzara çok güzel, sıcak yaz gününde oturup dinlenmek için de güzel bir yer.
FATİH CAMİ
610-850 yılları arasından günümüze kalan Bizans mimarisi örnekleri pek azdır. Selanik’teki St. Sophia ve Demre’deki St. Nichola kiliseleri dışında o yüzyıllardan kalmış üç beş eser arasında Tiriliye’nin bugün Fatih Camisi olarak bilinen (eski adı Hagios Stephanos-Hinolakkos Kilisesidir) yapısıdır.
Fatih Camisi, “kare içinde haç” tipi kiliselerin en eski örneklerindendir. Sıvalarının altında o çağa ait önemli mozaikler yer almaktadır. Kubbesini taşıyan dört mermer kolonun Kyzycus’daki eski kazı alanlarından taşınmış olması muhtemeldir.
Batı cephesinde, saçak altındaki H. 968 / M. 1560 tarihli kitabeye göre Kanuni döneminde camiye çevrilmiş olan kiliseye, niçin Fatih Camisi adı verildiği sorunlu bir konudur. Büyüköğen ise Tr. Evangelides’e dayanarak “H. 1039 / M. 1661 yılından beri cami olarak kullanıldığı” ifadesiyle, 17. yüzyıl 2. yarısı gibi, daha geç bir tarih göstermektedir. Ancak hangi tarihte gerçekleşmiş olursa olsun cami olarak kullanılması sayesinde, yapının (özgün özelliklerini bir hayli koruyacak şekilde ve fiziksel açıdan iyi durumda) günümüze ulaşması mümkün olabilmiştir. Osmanlı dönemindeki işlev değişikliği sırasında planda bazı değişiklikler yapılmış; güneybatıya bir şadırvan ve narthexin güney duvarı ile naos batı duvarının kesiştiği yere minare, iç mekanda ise mihrap, minber ve haçın batı koluna galeri katı biçiminde bir kadınlar mahfili eklenmiştir.
Çamlı Kahve’de içeceklerimizi içip dinlendikten sonra sahile inip yürüdük, sahildeki banklarda oturduk. Akşam olunca Tirilye Balık Restoran’da yemeğimizi yiyip Bursa’ya yola çıktık.