Fener-Balat

22.09.2017

Fener ve Balat semtleri rengarenk sokakları ve evleriyle her geçen gün daha da popüler hale gelmeye başladı. Sosyal medyada artık o kadar çok görmeye başladım ki, ben de Cuma günü bu yılın son yıllık iznini kullanarak Cibali-Fener-Balat bölgesini görmeye karar verdim. İnternette gördüğümüz o fotoğrafların kesinlikle üzerinde oynanarak, photoshop ya da filtreler kullanılarak renklerin daha  canlı hale getirilmiş olduğunu farkedip biraz hayal kırıklığına uğradım. Üstelik görülebilecek birçok yer ya kapalı, ya içerisi gezilemiyor ya da restorasyonda.

Gezilecek yerleri ben daha önceden araştırıp haritada işaretledim. Buna göre de Cibali Kapı’dan gezmeye başlayıp, Tekfur Sarayı’na kadar yürüyerek gezecek şekilde bir rota oluşturdum kendime. Gezmeye Cibali Kapı’dan başlayacaklar için toplu taşımayla buraya ulaşmanın en kolay yolu Eminönü’ne varıp, Eminönü’nden 48E, 99, 99A numaralı otobüslerle “Unkapanı Kadir Has Üniversitesi” durağında inip yürümek oluyor. Cibali Kapı‘dan biraz ilerideki bölge Ayakapı olarak geçiyor.

Hicretin 20 857 ve Miladın 29 Mayıs 1453 Salı günü Bursa Sübaşısı Cebe Ali Bey buradaki sur kapısını kırdırıp içeri girdiğinden halk bu civara Cibali demiştir. 

İstanbul Fethi Derneği, 1953

Cibali Kapı
Cibali Kapı

Cibali Kapı’yı gördükten sonra yine Ayakapı Semti’nde yer alan Küçük Mustafa Paşa Hamamı ve Gül Cami‘yi görmek için ilerledim. Hamam, Fatih Sultan Mehmed Dönemi’nde Kara Mustafa Paşa tarafından yaptırılmış bir tarihi eser. Bu yıl, 14. İstanbul Bienalinin etkinlik yerlerinden birisi olarak kullanılıyor . Daha ayrıntılı bilgiye sitesinden ulaşabilirsiniz.

Küçük Mustafa Paşa Hamamı
Küçük Mustafa Paşa Hamamı

Küçük Mustafa Paşa Hamamı ve Gül Cami’nin dışarıdan fotoğrafları çekip devam ettim. Her ikisinin de içini göremedim.

GÜL CÂMİİ
İnşa tarihi kesin olarak bilinmeyen yapı aslen Bizans kilisesi iken fetihten sonra bir müddet tersane deposu olarak kullanılmış, Sultan II Bayezid-i Velî zamanında camiye çevrilmiştir. Sultan II. Selim zamanında minare ilave edilmiş ve diğer ihtiyaçları karşılanmıştır.
Câmiye “gül” isminin verilmesine dair birçok rivayet arasında “Gül Baba” isimli bir zatın cami içinde medfunolması zikredilir.
Haç şeklindeki asıl yapı câmiye çevrilirken tamir görmüş, dış duvarları ve kubbesi yeniden yapılmıştır. Sultan II. Mahmud devrinde hünkar mahfili eklenen cami Bizans ve Osmanlı mimarisi izlerini yansıtır.

Fatih Müftülüğü Ekim/2000

Gül Cami
Gül Cami
Ayakapı
Ayakapı

Yine tarihi bir eser olan Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi‘nin kapısı kapalı olduğu için içini gezmeden yoluma devam ettim.

Aya Nikola Kilisesi
Aya Nikola Kilisesi

Bu yol üzerinde bulunan Ayakapı Hamamı, III. Murad’ın annesi tarafından 1582 yılında Mimar Sinan’a yaptırılmış.

Ayakapı Hamamı
Ayakapı Hamamı

Ayakapı Hamamı’ndan devam edip Fener Rum Patrikhanesi‘ne ulaştım. İçine girip rahat rahat fotoğraf da çekebildiğim ilk yer burası oldu bu gezimde.

Ekümenik Patrikhane
585 yılından beri Ekümenik unvanına sahip olan İstanbul Rum Patrikliği dünya üzerinde 300 milyon inananıyla Ortodoks Hristiyan Kilisesine manevi önderlik eder. Ekümenik Patriklik, Ortodoks Kilisesi’nin en yüce makamıdır ve onyedi yüzyılı aşkın süredir merkezini İstanbul’da (Konstantinopolis) muhafaza etmektedir. Ekümenik Patriklik, Kuzey ve Güney Amerika, Avrupa, Avustralya, Asya ve Yunanistan’ın bazı bölgelerindeki muhtelif etnik kökenlere sahip milyonlarca Ortodoks Hristiyana doğrudan nezaret etmektedir. Ortodoks Hristiyanlık, Kitab-ı Mukaddes ve Havarilerin Kilisesi’nin köklü silsilesine nail ve her biri ya bizzat Konstantinopolis’te ya da civarında gerçekleşen yedi ekümenik konsilin ilkelerine bağlıdır.

Fener Rum Patrikhanesi
Fener Rum Patrikhanesi
Fener Rum Patrikhanesi
Fener Rum Patrikhanesi
Fener Rum Patrikhanesi-İç Mekan
Fener Rum Patrikhanesi-İç Mekan
Kapı ve mozaik ikon
Kapı ve mozaik ikon

Fener Rum Patrikhanesi’nden sonraki hedefim Fener’deki en güzel, en ihtişamlı yapı olan Fener Rum Lisesi‘ni görmekti. Fotoğraflarda birçok kez gördüğüm sokakların, evlerin, kafelerin, grafitilerin arasından geçip liseye doğru ilerledim.

Cafe Naftalin
Cafe Naftalin
Fida Cafe
Fida Cafe
Grafitiler
Grafitiler
Akçin Sokağı
Akçin Sokağı
Grafitiler
Grafitiler
Balat Evleri
Balat Evleri

Sancaktar Yokuşu‘ndaki, aşağıdaki fotoğraftaki evin en alt katındaki pencerenin yerinde Tarihi Çeşme varmış eskiden. Fakat, hiçbir tarihi eserimizin kıymeti bilinmediği gibi onun da bilinmemiş ve kaldırılmış maalesef. Yuvarlak şekliyle dikkat çekici bu bina da terk edilmiş gibi duruyor öylece. Umarım restorasyonu yapılıp kullanılır yeniden.

Sancaktar Yokuşu
Sancaktar Yokuşu

Sancaktar Yokuşu’ndan ilerleyince görkemli Fener Rum Lisesi çıkıyor karşınıza. Burada birçok fotoğraf çektim ama liseyi kadraja sığdırmak biraz zor oldu 🙂

FENER RUM LİSESİ
Kırmızı Mektep veya Mekteb-i Kebir olarak da anılan Özel Fener Rum Lisesi ve İlköğretim Okulu Fransa’dan getirilen kırmızı tuğlalar ile şimdiki binası inşa edildiği için halk arasında kırmızı mektep olarak anılmaktadır. İstanbul’un 1453 yılında fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet’in 1454 yılında Ortodoksların eğitimlerini kendi dillerinde yapabileceklerine dair bir ferman vermesinden sonra Fener semtinde bir okul kurularak eğitim ve öğretime başlandı. Zaman içinde Patrikhane Akademisi ve Rum Mekteb-i Kebiri adları ile anılan okula Osmanlılar geniş imkânlar sağladılar. Okul 1861’de klasik eğitim veren bir liseye dönüştü. Şimdiki görkemli binası 1881’de Mimar Konstantin Dimadis tarafından inşa edildi. Okulun arsası yine bu okul mezunu Moldovya Prensi Dimitri Kantemir tarafından bağışlamıştır. Okul giriş ve üç kattan oluşan bir yapıya sahiptir. Kubbesi yerden 40 metre yüksekliğe sahip olup 3020 metrekare kullanılabilir alana sahiptir. Kuşbakışı görünüşünün ise kartalı andırdığı söylenmektedir.

Fener Rum Lisesi
Fener Rum Lisesi
Mesnevihane Cami
Mesnevihane Cami
Balat Evleri
Balat Evleri
Fener Rum Lisesi
Fener Rum Lisesi
Fener Rum Lisesi
Fener Rum Lisesi
Balat Evleri
Balat Evleri

Fener Rum Lisesi’nin etrafını turladıktan sonra Meryem Ana Kanlı Kilise‘yi görmeye geldi sıra. Kapı kapalı olduğu için yine iç kısmı göremedim. Bu kilise, İstanbul’da Osmanlı döneminde camiye çevrilmeyerek Rumların ibadetine bırakılmış Bizans döneminden kalma tek kiliseymiş.

Meryem Ana Kanlı Kilise
Meryem Ana Kanlı Kilise
Meryem Ana Kanlı Kilise
Meryem Ana Kanlı Kilise

Patrik II. Yoakim ve Patrik III. Yoakim’in destekleriyle yapılan Yuvakimyon Rum Kız Lisesi, Meryem Ana Kanlı Kilise’nin yakınında Haliç’e nazır bir yerde bulunuyor. 1900’lü yıllarda bu lisenin öğrenci sayısı 500’e kadar çıkarken, 1988 yılında 20’lere kadar düşmüş ve kapatılmış. Bu yıl “Balat Monologlar Müzesi” oyununa ev sahipliği yapmış.

Yuvakimyon Rum Kız Lisesi
Yuvakimyon Rum Kız Lisesi
Balat Sokakları
Balat Sokakları

Bu liseyi de gördükten sonra Balat’ın en renkli ve bence en güzel evlerinin olduğu Kiremit Caddesi‘ne doğru devam ettim. Bu güne kadar günlük güneşlik olan hava, bugün şansıma bir açıp bir kapadı. Ben de pek istediğim gibi kareler yakalayamadım açıkçası.

Usturumca Sokağı'ndan Kiremit Caddesi
Usturumca Sokağı’ndan Kiremit Caddesi
Kiremit Caddesi
Kiremit Caddesi
Usturumca Sokağı
Usturumca Sokağı
Kiremit Caddesi
Kiremit Caddesi
Kiremit Caddesi
Kiremit Caddesi
Balat Merdivenleri
Balat Merdivenleri

Sokakların arasında kaybola çıka Fethiye Müzesi‘ne ulaştım. Burada Müzekart+ geçiyor ve kartı olmayanlar için giriş ücreti 5 TL. İstanbul’da bulunan pek çok Bizans mimarisi gibi buranın dış görünüşünü de çok beğendim. İç kısımdaki mozaikler de büyük ölçüde günümüze kadar ulaşabilmiş.

FETHİYE MÜZESİ
(PAMMAKARISTOS)
Pammakaristos Kilisesi 1261 Latin egemenliğinin son bulmasından sonra eski kilisenin kalıntıları üzerine yeniden yaptırılmış olup, kuzey bölümünde yer alan kilse Hz. Meryem’e adanmıştır. Bizans İmparatoru VIII. Michael Palailogos’un yeğeni Michael Glabas Ducas Tarchainotes tarafından 1292-1294 yılları arasında yeniden onarılan yapıya ek olarak, 1315 yılında karısı Maria’nın talimatları ile kilisenin sağ tarafına Hz. İsa’ya adanan küçük bir ek kilise (parekklesion) yaptırılmıştır. Mezar şapeli olan bu ek kilisesde Maria ve Michael’in mezarları bulunmaktadır. Yapı fetihten sonra kadın manastırı olarak kullanılmış, 1455 yılında Havariun Kilisesi’nden çıkan Patrikhane buraya taşınmış ve 1586 yılına kadar Patrikhane olarak kullanılmıştır.
Osmanlı döneminde Sultan III. Murad (1574-1595) kiliseyi camiye çevirtmiş ve Fethiye adını vermiştir. Yapı 1845-1846 yılları arasında büyük bir onarım görmüştür.
Parekklesionun bir nartex ve galerisi olup, naos bölümü 2.30 m. çapında bir kubbe ile örtülüdür. Yapının cepheleri son dönem Bizans mimarisinin özelliklerini en iyi şekilde göstermektedir. Güney cepheyi süsleyen tuğla mimari bant üzerinde yer alan yazı şeridinde “Protostratos Michael Glabas Ducas Tarchainotes tarafından yaptırıldı” yazısı yer almaktadır. Aynı cephede şair Philes’in bir şiiri ise mermer silme üzerine yazılıdır.
Parekklesionun kubbe ve duvarları 14. yy. mozaikleri ile süslüdür. Apsiste Hz. İsa, Hz. Meryem ve Vaftizci Yahya’dan oluşan Deesis, kubbede ortada Hz. İsa, iç dilimlerde 12 Tevrat peygamberleri, tonozlarda ise Azizler ve Vaftiz sahnesi gösterilmiştir.

Fethiye Müzesi
Fethiye Müzesi
Fethiye Müzesi
Fethiye Müzesi
Fethiye Müzesi
Fethiye Müzesi
Fethiye Müzesi
Fethiye Müzesi
Fethiye Müzesi
Fethiye Müzesi

Fethiye Müzesi’ni gezdikten sonra bir sonraki hedefim Yedi Evler olarak da bilinen Merdivenli Yokuşu‘ndaki rengarenk cumbalı evlerdi. Buraya gelince yağmura yakalandım ve cumbalı evlerden birinin altında yağmurun dinmesini bekledim biraz. Burada bol bol fotoğraf çektikten sonra yemek yemek için Fındık Kabuğunda Köfte’ye doğru ilerledim.

Merdivenli Yokuşu
Merdivenli Yokuşu
Merdivenli Yokuşu
Merdivenli Yokuşu
Merdivenli Yokuşu
Merdivenli Yokuşu
Merdivenli Yokuşu
Merdivenli Yokuşu
Merdivenli Yokuşu
Merdivenli Yokuşu
Çorbacı Çeşmesi Sokak
Çorbacı Çeşmesi Sokak
Fatih Belediyesi Balat Bilgi Evi
Fatih Belediyesi Balat Bilgi Evi

Giderken yine fotoğraflarda birçok kez görmüş olduğum, kafelerin bulunduğu Vodina Caddesi ve Yıldırım Caddesi‘nden geçtim. Balat’taki evlerin bir kısmı restore edilmiş, bir kısmında da restorasyon hâlâ devam ediyor. Bu eski Rum evlerinin her katında bir oda bulunuyormuş, en üst katta da yatak odası ve banyo bulunurmuş. Cumbalı evlerin dış görünüşüne ise diyecek yok zaten 🙂

Vodina Caddesi
Vodina Caddesi
Yıldırım Caddesi
Yıldırım Caddesi
Yıldırım Caddesi
Yıldırım Caddesi
Balatkapı Cafe
Balatkapı Cafe
Balat Sokakları
Balat Sokakları
Camhane Sanat Merkezi
Camhane Sanat Merkezi
Sveti Stefan Bulgar Kilisesi
Sveti Stefan Bulgar Kilisesi

Fındık Kabuğunda Köfte’nin Yıldırım Caddesi’nde bulunan aşağıdaki fotoğraftaki girişini bilmediğim için diğer girişine varmak için epeyce dolanmam gerekti. Buranın önünden geçip gitmiştim halbuki 🙂 Daha önce yorumlarda okuduğum için ilk işim terasına çıkmak oldu. Yağmur yağdığı için kapalı olduğunu ama çıkıp bakabileceğimi söylediler sahipleri de sağolsun 🙂 Terastan Haliç manzarası ve Sveti Stefan Bulgar Kilisesi görünüyordu. Birkaç fotoğraf çektikten sonra aşağı inip yemeğimi yedim ve bu kez sinagogların olduğu bölgeye doğru yoluma devam ettim. Bu arada Sveti Stefan Bulgar Kilisesi restorasyonda olduğundan içeri giriliyor mu diye kapısına bile varmadım.

Fındık Kabuğunda Köfte
Fındık Kabuğunda Köfte
Fındık Kabuğunda Köfte
Fındık Kabuğunda Köfte
Balat Sokakları
Balat Sokakları
Balat Sokakları
Balat Sokakları
Aşk-ı Rüba Kafe
Aşk-ı Rüba Kafe

Gördüğüm sinagog ve kiliselerin kapıları kapalı olduğu için iç kısımlarını göremedim yine. Balat sokaklarındaki kafelerin, evlerin fotoğraflarını çekip Çıfıt Çarşısı olarak bilinen Leblebiciler Sokağı’na vardım. Burada da bol bol fotoğraf çekip Tekfur Sarayı’na doğru ilerledim.

Ahrida Sinagogu
Ahrida Sinagogu
Cumbalı Kahve
Cumbalı Kahve
Düriye Sokak
Düriye Sokak
Leblebiciler Sokak
Leblebiciler Sokak
Leblebiciler Sokak
Leblebiciler Sokak
Leblebiciler Sokak
Leblebiciler Sokak
Terekeci
Terekeci

SURP HREŞDAGABED KİLİSESİ
Balatkapı’dan 500 metre uzaklıktaki mahallenin iç tarafındadır. İstanbul’un bilinen kiliselerinden olan ve eskiden Bulgar mahallesinde bulunan kilise, 16. yüzyılda Ayios Eustratios adlı bir Rum Ortodoks Kilisesi iken 1627 yılında Ermenilere geçmiş, aynı yıl Bursalı İsdeponos tarafından takdis edilmiştir. Kilise ana mihrabın arkasındaki duvar kitabesine göre 1628’de onarılmıştır.

Surp Hreşdagabet Ermeni Kilisesi
Surp Hreşdagabet Ermeni Kilisesi
Derviş Baba Kahvehanesi
Derviş Baba Kahvehanesi
Balat Kapıları
Balat Kapıları
Molla Aşkı Cami
Molla Aşkı Cami
Balat Sokakları
Balat Sokakları

Tekfur Sarayı da restorasyonda olduğu için içini gezemedim. Etrafını dolaşıp dışından fotoğraflarını çektikten sonra dönüşe geçtim.

Tekfur Sarayı
Tekfur Sarayı
Tekfur Sarayı
Tekfur Sarayı
Tekfur Sarayı
Tekfur Sarayı
Çakırağa Çay Evi
Çakırağa Çay Evi
Balat Sokakları
Balat Sokakları

Kariye Müzesi de buraya kadar gelmişken görülmesi gereken yerler listesine alınabilir. Fakat, ben hem daha önce gördüğüm için hem de bir bölümü ziyarete kapalı olduğu için bu kez burayı gezmedim.

Kariye Müzesi Gezi Notlarım

2 thoughts on “Fener-Balat”

  1. Hatice Hanım emeğinize sağlık. Balat kapısı diye eklediğiniz resmi ve Usturumca sokağındaki yeşil bina resmini değiştirebilirseniz ne güzel olur. Size gerçek Balat kapısı resimleri gönderebilirim . Yeşil bina restorasyon ayıbıdır. (Gerçi bu ayıplar da günümüz gerçeğini yansıtıyor)
    Yine teşekkürler.
    Jeffrey

    1. Merhaba,
      Yorumunuz için teşekkürler. Fakat, Balat kapısı diye bahsettiğiniz Cibali Kapı fotoğrafı mıdır anlayamadım. Yeşil bina resmine gelecek olursak, Balat’taki evler renkleriyle güzel bence, restorasyon kısmını bilemiyorum.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *