19.11.2016
Cumartesi günü Darıca Hayvanat Bahçesi (Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı)’ne gidip 20 aylık kızımızın kitaplardan, televizyondan, oyuncaklardan gördüğü hayvanları canlı olarak görmesini istedik. Kendi aracınızla İstanbul’dan Darıca Hayvanat Bahçesi’ne ulaşmak yaklaşık 1 saat sürüyor. Toplu taşıma ile gelmek için Üsküdar’dan kalkan Harem-Gebze minibüslerine binilip, Çayırova’da indikten sonra Darıca’ya giden 501 nolu minibüslere binilerek Darıca Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi’ne ulaşılabiliyormuş. Giriş ücreti yetişkinler için 32 TL, 5-17 yaş arası öğrenciler için 25 TL, 0-4 yaş arası ise ücretsizdi. Müzekart+ sahibi olanlar için ücret 20 TL’ydi. Yetişkinler için yıllık üyelik ücreti ise 60 TL’ydi. 15 Aralık 2016 – 15 Şubat 2017 tarihleri arasında bireysel girişler için %25 kış indirimi kampanyası başlatılmış. Güncel fiyat bilgilerine sitesinden ulaşabilirsiniz. Ziyaret saatleri 09:00-17:00 arası, hava kararana kadar gezilebiliyormuş. Otopark ücreti 5 TL’ydi.
Girişten harita alınabiliyor. İçeri girdikten sonra ne tarftan gezmeye başlayabileceğinizi gösteren bir işaret ya da tabela yok, biz de sağ taraftan başladık gezmeye. İlk önce cüce maymunların, lemurların, kelaynakların, ördeklerin, akbabaların olduğu kısmı gezdik. Ziyaretçilerin hayvanlara yiyecek vermesi yasak olsa da özellikle maymunlara yem veren çok fazla kişi vardı ve uyaracak hiçbir görevli yoktu maalesef.
Sonra deve kuşu, zürafa, zebraların olduğu Afrika Bölgesi kısmını, kapibara ve tapirlerin olduğu Güney Amerika Bölgesi kısmını gezdik. Kafeslerin yan kısımlarında hayvanlarla ilgili açıklamalar yer alıyor ama bazıları dipte köşede kalmış, bulmak zor olabiliyor.
Sonra Japon Bahçesi kısmındaki pelikanları gördük. Kızım pelikanları çok sevdi, burada epey bir zaman geçirdik.
Japon Bahçesi’nden sonra karşıya doğru ilerleyip leylek, kızıl panda, çöl tilkisi, çeşitli kuşları ve mirketleri gördük.
Sonra geri dönüp maymunları da gördükten sonra akvaryuma doğru ilerledik. Giderken gördüğümüz taçlı turna da çok ilgisini çekti kızımın.
Akvaryumda ise köpek balığından piranaya, vatostan yılan balığına kadar birçok balık çeşidi vardı. Akvaryumun devamında su kaplumbağalarının, muhabbet kuşlarının olduğu kapalı bölüm yer alıyor.
Güney Tropik Bölge olarak adlandırılan bu kısmı geçtikten sonra da iguana, boa yılanı, piton, Nil krokodili, timsahlar, yılanlar, kertenkelelerin bulunduğu Sürüngenler Bölümü’nü gezdik. Buradaki hayvanlara hiç pas vermedi kızım,hemen çıkmak istedi.
Sürüngenler Bölümü’nü geçince karşımızda gergedanın yer aldığı Asya Bölgesi bulunuyordu.
Daha sonra dev kaplumbağa, koyun, keçi, inek, lama, deve, poni atı gibi hayvanların olduğu kısımları geçerek oyun parkı ve yeme içme kısmına doğru ilerledik. Kafeteryada tost, hamburger, köfte gibi yiyecekler satılıyor ve fiyatları pahalı değil. Kızımız oyun parkında bol bol oynayıp biz de yiyeceklerimizi yedikten sonra İran leoparı, jaguar, aslanlar, kaplanlar, boz ayılar gibi asıl kızımızın tepkisini merak ettiğim hayvanların olduğu kısımları gezdik. Sonra çıkışa doğru ilerleyecektik ki oklu kirpileri görüp yine araya girdik. Geyikleri, tavşanları, flamingoları görelim derken biraz daha içeri doğru girdik. Tavşanlara ve flamingolara bayıldı kızım, bu kısımdan ayrılamadık uzun süre. Geri dönüp penguenleri de bir süre izledikten sonra çıkış tarafındaki papağanlara baktık biraz da. Papağanlar öyle ses çıkarıyor ki dikkat çekmemeleri imkansız. Ben kızımın aslanlara, kaplanlara, maymunlara, zürafalara ilgi göstereceğini umarken onun daha çok keçilere, tavşanlara, bir de papağanlara ilgi göstermesi şaşırttı beni.
Hayvanat bahçesi o kadar büyüktü ki birçok hayvanı da görmeden geçmişizdir mutlaka. Keşke girişten itibaren ne tarafa doğru gideceğimizi gösteren tabelalar olsaydı ya da nerede olduğumuzu gösteren haritalar. Girişten aldığımız harita elimizdeydi ama her zaman açıp bakmak mümkün olmadı.
Çıkışta hediyelik eşyaların satıldığı bir dükkan var. Fiyatlarını bilmiyorum ama peluş oyuncaklar çoğunluktaydı.
Son olarak hayvanların bakımlı göründüğünü söylemek istiyorum ama bakımlı olsalar da kafesler arkasında yaşamayı hangisi isterdi ki..