İki gün gibi kısa bir süreliğine Antalya’yı görme fırsatımız oldu. Aslında Antalya şehir merkezini değil Alanya ve Manavgat’ı görmüş olduk. Orada olduğumuz süre boyunca sağanak yağmurlu görünüyordu meteoroloji tahminlerinde. Montları, yağmurlukları aldık ama Allah’tan gerek kalmadı, hava çok güzeldi. Ya gece yağdı yağmur, ya otobüs yolculuklarımız esnasında.

11.05.2013

İlk gün Aksu otobüsüne (Belediye otobüsleri 1.75 TL) binip Serik Caddesi’nde indik ve oradan Alanya’ya (18TL) gittik. Antalya’dan Alanya’ya varış 2 saat sürüyor. Tabi otobüsle olunca yolcu indirip bindirmekten bu süre 2 buçuk-3 saate  kadar uzayabiliyor. Yol boyunca seraları, meyve ağaçlarını izleyerek gidiyorsunuz, Alanya’nın içine yaklaştıkça oteller alıyor ağaçların, yeşilliklerin yerini. Otogara varınca ilk hedefimiz Damlataş Mağarası‘ydı ama önce Alanya Arkeoloji Müzesi‘ni görüp orayı gezmeye karar verdik. Müzede Alanya çevresinde bulunan tarihi eserler sergileniyor. Müzenin bahçesinde de Roma, Bizans ve İslami dönemlere ait taş eserler sergileniyor. Giriş ücreti 3TL, müzekart geçiyor.

Müzeden çıkıp Damlataş Mağarası’na vardık. Giriş ücreti tam 4.5, öğrenci 2.25 TL. Mağara küçük ama çok şirin bir mağara. Alanya’ya yolunuz düşerse mutlaka görün.

Mağarayı gezdikten sonra yemek yeyip Alanya Kalesi‘ne çıktık. Telefonun navigasyonunda kalenin girişine 2 km gösterince yürüyerek çıkalım dedik ama girişi bulana kadar 3-4 km yokuş çıkmış olduk. Çıkarken Alanya’nın güzel manzarasını izleyebiliyorsunuz ama bence yürümek istiyorsanız kaleden inerken yürüyün. Çıkışı çok yorucu oluyor. İçkale’ye giriş ücreti 10 TL, müzekart geçiyor. İçkale’deki en dikkat çekici yapı Bizans Kilisesi ve yine Alanya manzarası görülmeye değer.

Kaleyi de gezdikten sonra Antalya’ya dönüş için otogara gittik.

13.05.2013

İkinci gün Antalya Otogarı’na varıp oradan Manavgat’a (12TL) gittik. Antalya’dan Manavgat’a varış 1-1.5 saat sürüyor. Manavgat merkezden şelaleye gitmek için dolmuşa bindik. Şelalenin giriş ücreti 3.5 TL. Zamanımız olursa Aspendos’a da gideriz diye düşünmüştük ama uçağı kaçırma riskini göze alıp gidemedik.

Manavgat’a yakın diye bari Side Antik Tiyatrosu‘nu görelim dedik ama bu kez de minibüs şoförünün azizliğine uğrayıp orayı görme fırsatını da kaçırdık. Binerken bize tiyatronun önünden geçtiğini söylemişti ama gel gör ki önünden geçmeyi bırak bizi Side Otogarı’nda indirmeyi de unuttu. Boşu boşuna Side’ye gidip geri dönmüş olduk.