09.10.2016
Beykoz ilçesindeki Yûşa Tepesi’ne biz kendi aracımızla gittik ama 15A Kavacık-Anadolu Kavağı otobüsü ile ulaşmak da mümkün.
Tepeye ulaştığınızda Hz. Yûşa Kabri’ne varmadan çeşitli hediyelik eşyaların satıldığı dükkanlar sıralanıyor.
Hz. Yûşa Kabri ile birlikte hemen yanındaki Yûşa Camii ve arkasındaki kabristan ziyaret edilebilir. Hz. Yûşa Kabri, dua edenlerle, duası kabul olduğu için şeker, tatlı dağıtanlarla oldukça kalabalıktı.
YÛŞA TEPESİ VE YÛŞA ALEYHİSSELÂM
Yûşâ Tepesi Boğaziçi’nde sahile en yakın ve en yüksek tepedir. Yûşâ Camii ve Yûşâ Aleyhisselâm’ın Türbesi, bu tepenin zirvesinde Karadeniz’i ve Boğaz’ı aynı anda gören muhteşem bir konumdadır. Burası tarihin ilk dönemlerinden itibaren kutsal bir yer olarak kabul edilmiş ve çeşitli uygarlıklar burada kendi dinlerinin mabet ve tapınaklarını inşa etmişlerdir.
Osmanlı döneminde bu tepeye Sadrazam Yirmisekiz Çelebizade Mehmet Sait Paşa (Ö. 1761) tarafından 1755 tarihinde bir mescit yaptırılmıştır. III. Osman’ın sadrazamlarından olan bu zat aynı zamanda, burada bulunan ve halk arasında Yûşâ peygambere izafe edilen mezarın etrafına kâgir bir duvar çektirmiş, bir türbedar ile türbenin bakımını ifa etmek için görevliler tayin ettirmiş ve onlar için odalar yaptırmıştır.
Yûşâ peygambere izafe edilen kabrin 17 metre uzunlukta olması, her zaman insanların zihnini meşgul eden sorulardan birisi olmuştur. Bu konuda 3 yorum yapılmaktadır.
1-O bir peygamberdir, ona duyulan saygı ve sevgiden dolayı böyle uzun ve büyük bir mezar yapılmış olabilir…
2-Yeri manevi bir keşifle bulunduğu için, isabet eder düşüncesiyle geniş ve uzun tutulmuş olabilir…
3-Yûşâ Hazretlerinin metrelerce uzunluğğundaki mezarı, çok eski inançlarda, dağların zirvesinde yaşadığı kabul edilen “devler”in, başka bir inanşla kaynaştırılması şeklinde de anlaşılabilir… Zira bu tepenin adı da “Dev Dağı”dır.
Tarih boyunca ziyaretçileriyle bütünleşen ve hep insanların ilgi odağı olmayı sürdüren bu tepede, III. Selim Han (1789-1808) döenminin bazı yıllarında, izdihamdan dolayı fitneye mahal olmasın düşüncesiyle mevlid okunması bile yasaklanmıştır.
Kâgir duvarlı, kırma çatılı küçük bir yapı olan bu tepedeki camii yangına maruz kaldığından, Sultan Abdülaziz döneminde (1863) aynı biçimde yenilenmiştir. Yûşâ peygamber bir rivayete göre Musa peygamberle birlikte Mecmeul-Bahreyn’e (Boğaziçi) gelmiş ve vefat ederek bu tepeye gömülmüştür. Bir başka rivayette ise tepe adını, Karadeniz’den ilk görülen en yüksek tepe olması dolayısıyla “Fenikeliler” tarafından “kurtarıcı” anlamına gelen YESU’dan almaktadır.
Yûşâ Peygamber, Yusuf (a.s.) neslinden olup, Hz. Musa’nın çağdaşıdır. Hz. Musa’nın genç Yûşâ ile “iki denizin birleştiği yere” kadar yaptıkları tarihi ve gizemli yolculukları ve burada Hızızr (a.s.) ile buluşmaları Kur’ân-ı Kerim’de Kehf Sûresi’nin 60-65. ayetlerinde anlatılır. Burada, Hz. Musa’nın yanındaki genç adamın Hz. Yûşâ olduğu rivayetlerden anlaşılmaktadır. Hz. Yûşâ’nın Beykoz Yûşâ tepesinde medfun olduğu şeklindeki inanış en çok Beşiktaş’ta türbesi bulunan Kanuni Sultan Süleyman’ın süt kardeşi Yahya Efendi’nin (1494-1570) manevi keşfi ile irtibatlandırılarak yaygınlaşmış ve şöhret bulmuştur.
Bazı tefsirlerde Yûşâ (a.s)’ın, Musa (a.s.)’ın vefatından sonra peygamber olarak görevlendirildiği, Hz. Musa’nın yeğeni ve yardımcısı olduğu, Hristiyanların ve Yahudilerin ona Yeşu dedikleri nakledilir. Yeşu (Yûşâ) Benî İsrâîl’e gönderilen 4 büyük peygamberden biridir.
YÛŞÂ CAMİİ
Sadrazam Yirmisekizçelebizade Mehmed Said Paşa (Ö. 1761) tarafından 1169 (1755) tarihinde türbe ile birlikte yaptırılmıştır. Kâgir duvarlı kırma çatılı küçük bir yapı olan bu mescid yangına maruz kaldığından Sultan Abdülaziz döneminde (1280/1863) aynı biçimde yenilenmiştir.
1990-2000 yılları arasında Beykoz Müftülüğü’nün öncülüğünde görevli lojmanları ve sosyal kültürel amaçlı diğer müştemilat ile birlikte cami ve çevresi önemli ölçüde tadil edilerek ihya ve imar edilmiştir.
Yûşâ Camii’nin giriş tarafına geçildiğinde tepeden İstanbul Boğazı’nın müthiş manzarası seyredilebiliyor.
Yûşa Tepesi’nde Hz. Yûşa Kabri’ni ve Camii’ni ziyaret ettikten sonra Anadolu Kavağı’na oldukça yakın olan Yoros Kalesi’ne doğru devam ettik. Anadolu Kavağı balıkçı lokantalarıyla meşhur. Ancak, haftasonları boğaz manzarası eşliğinde balık yemek isteyenlerin akınına uğradığı için oldukça kalabalık oluyor.
Yûşa Tepesi’nden Yoros Kalesi’ne araçla 10 dakikada varılabiliyor. Yûşa Tepesi’nde de Yoros Kalesi’nde de aracınızı park edebileceğiniz ücretsiz otopark bulunuyor. Aracımızı park ettikten sonra Yavuz Sultan selim Köprüsü’nü de görebildiğimiz boğaz manzarasını biraz daha izleyip kaleye doğru yürüdük.
Yoros Kalesi’ni gördükten sonra aşağıya doğru yürüyüp Yoros Kafe’de oturalım dedik ama boğaza nazır masaların hepsi doluydu. Biz de oturmaktan vazgeçip evimize geri döndük.