28.05.2016
Şirince Köyü’nden 2 saatlik bir yolculuk sonrası Alaçatı’ya varıp otele (Best Western – Kahvaltı dahil 130TL) yerleştik. Ertesi gün de Çeşme Kalesi’ni gezip sonra da Alaçatı sokaklarını adımladık.
Çeşme Kalesi, Marmaris, Bodrum, Güvercinlik (Kuşadası) Kaleleri ile karşılaştırılınca onlardan daha büyük. Kaleden Çeşme manzarası da çok güzel.
Çeşme Kalesi’nin içinde Çeşme Müzesi bulunuyor, Müzekart geçerli. Burada Ildırı (Erythrai) antik şehrinde yapılan kurtarma kazılardan elde edilen eserler sergileniyor.
Müzeye girince ilk salonda Gazi Umur Bey ve Çaka Bey’in heykelleri bulunuyor.
Kalenin önünde Cezayirli Gazi Hasan Paşa heykeli bulunuyor.
Çeşme Kalesi’ni gezdikten sonra Alaçatı’ya gidip önce meşhur değirmenlerini gördük. Alaçatı merkezde tepede restore edilmiş 4 değirmen var ve günümüzde restoran kafe olarak kullanılıyorlar.
Alaçatı’nın rengarenk sokaklarıysa daha tatile çıkmadan fotoğraflarıyla bile beni etkilemişti. Tatil denilince aklıma rengarenk ve sakin Alaçatı sokakları gelir olmuştu. Sokaklar gerçekten de rengarenk ve cıvıl cıvıldı, fakat benim gibi sakinlik beklemeyin 🙂 Alaçatı, oldukça turistik bir hale gelmiş ve sokaklar çok kalabalık. Burada rüzgar sörfünün meşhur olmasının da turizme katkısı olmuş.
Alaçatı’da yemek yemek için Kumrucu Şevki ve Yusuf Usta Ev Yemekleri’ni tercih ettik. Ege’de birçok lokantanın menüsünde gördüğüm kabak çiçeği dolmasını da ilk defa burada denemiş oldum.
Çeşme ve Alaçatı’dan sonra tatilimize İzmir ile devam ettik.