19.05.2016
Bu yıl tatilimize Pamukkale ile başladık. Pamukkale çocukluğumdan beri görmek istediğim ilk yerlerden biriydi ama ancak bu sene görebildim. İstanbul’dan Pamukkale’ye varışımız 9 saati geçti. Vardığımızda akşamüstü olduğu için Pamukkale Traverten Yaya Giriş Gişesi’nden girip travertenleri gezdik. Travertenler beklediğimden çok daha büyüktü ve birkaç km öncesinden de görülebiliyordu. Hierapolis 1988 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmiş. Giriş ücreti 35 TL’ydi ve müzekart geçiyordu.
Travertenlerin önünde bir gölet bulunuyor.
İçeri girdikten sonra travertenlere doğru çıkmak için ayakkabılar çıkarılıyor. İlk başlarda soğuk yerlere basmak zor olsa da yukarı doğru çıktıkça sıcak suyun içinde yürünüp ısınılıyor. Tabi bebek arabası da kullanılamıyor bu girişte. Bebeğiniz varsa kucağınızda taşımak zorundasınız.
Travertenlerin karardığını duyduğum için böyle bembeyaz bir manzarayla karşılaşacağımı beklemiyordum. Fazla miktarda ve uzun süre aynı yere akıtılan su yosunlaşmaya ve dolayısıyla travertenlerde hoş olmayan kirliliğe sebep olduğu için travertenlere termal su kontrollü olarak belirli bir program dahilinde veriliyormuş. Beyazlığın oluşumunu, hava şartları, ısı kaybı, akışın yayılımı ve süresi etkiliyormuş.
Sular bu arklardan verilerek bölünmüş.
Bizim gittiğimizde su verilen kısım girişten sağ tarafta kalan büyük travertenlerin olduğu kısımdı. Keşke fotoğraflarda gördüğümüz o güzel manzaranın olduğu orta kısımda görebilseydik bu güzelliği.
Pamukkale’de birçok yamaç paraşütü de gördük. Yukarıdan izlemek de keyifli olsa gerek.
Orta kısımda sular verilmediği için kuru bir manzarayla karşılaştık. Sular buradan verildiğinde eminim harika görünüyordur.
En uç kısımlara vardığımızda gördüğümüz travertenler de çok güzeldi her ne kadar sular buraya da verilmemiş olsa da.
En yukarı çıkıldığında yeşil bir alan ve Pamukkale’nin güzel manzarasının izlenebileceği banklar bulunuyor.
Tepede gün batımını izledikten sonra Hierapolis Antik Kenti’ni gezmeyi ertesi güne bırakarak aşağı inmeye başladık.
Pamukkale’den çıktıktan sonra kafelerden birine girip yemek yedik, burada hediyelik eşya satan dükkanlar da bulunuyordu. Sonra da otele (Dedeman Otel – Kahvaltı dahil 145TL) gidip yerleştik.
20.05.2016
Ertesi gün Hierapolis Örenyeri’ni gezmek için güney kapısından giriş yaptık. Müzekart’la yılda 2 kez gezilebildiği için bugün de Müzekart’ımızla ücretsiz girebildik. Burada bebek arabasıyla girilebilse de ilerledikçe toprak yollarda devam ediliyor ve bebek arabasını kullanmak da tam bir işkence oluyor. Zaten Hierapolis Örenyeri çok büyük bir alan olduğu için biz tamamını gezemedik.
Antik Tiyatro oldukça büyük ve pek de yıpranmamış.
Antik Tiyatro’yu da gezdikten sonra geri dönüp Pamukkale’ye veda ettik. Sıra geldi Marmaris’i gezmeye..