Avrupa gezimizin ilk durağı Bulgaristan’ın başkenti Sofya’ydı. Sofya, “Bilgelik” anlamına geliyor. Bulgaristan ile Türkiye arasında zaman farkı yok. İstanbul’dan yaklaşık 8 saatlik bir otobüs yolculuğu (Metro turizm-50TL) sonunda Sofya Merkez Otogarı’na ulaştık. Para birimi Bulgaristan Levası (BGN). 1 Leva yaklaşık olarak 1 Türk Lirası’na karşılık geliyordu. Umuma mahsus pasaportu olan Türk vatandaşlarının Bulgaristan’a giriş için vize alması gerekiyor. Bizim Schengen vizemiz olduğu için ve Bulgaristan’tan İtalya’ya transit geçiş yapacağımız için ayrıca Bulgaristan vizesi almadık. Sınır kapısında ne kadar Bulgaristan’da kalacağımız, neden transit yaptığımız, nereye gittiğimiz gibi soruları cevaplayıp Treviso’ya uçak biletimizi gösterdikten sonra Bulgaristan tarafına geçebildik.
Bu tatil benim ilk tatilimdi ve için ilk defa yurtdışına çıkma, ilk defa uçağa binme gibi ilklerimi yaşadığım eğlenceli bir tatildi.
Sofya rotamız:
1. gün – 04.09.2010
Sabahın erken saatlerinde Sofya merkez otogarındaydık. Otogarda puaçalarımızı yiyip papatya çaylarımızı (bitki çaylarını da bir severim sormayın gitsin, hele de şekersiz olunca 🙁 ) içtikten sonra Mariya Luiza Caddesi’nde yürümeye başladık.
Tatile çıkmadan önce haritada işaretlediğimiz yerlerden Banyabaşı Cami ve Merkez Hali ile başladık turumuza. Mimar Sinan tarafından 1566 yılında inşa edilen Banyabaşı Cami, Avrupa’nın en eski camilerinden biri. Yanında bulunan Sofya Merkez Hamamı dolayısıyla Banyabaşı adını alan camiye, Molla Efendi Kadı Seyfullah adında bir hayırsever tarafından kurulduğu için Seyfullah Efendi Cami de deniliyor. Bu cami Sofya’da ibadete açık olan tek cami.
1911 yılında Neo-Rönesans, Neo-Bizans ve Neo-Barok mimarileri kullanılarak inşa edilen Merkez Hali, bugün şehir merkezindeki önemli alışveriş merkezlerinden biri.
Buradan sonra yine Mariya Luiza Caddesi’nden devam edip Nedelya Kilisesi‘ni gördük.
Buradan sonra Sofya’daki en eski yapı olarak bilinen, 4. yüzyılda Romalılar tarafından inşa edilmiş olan Ortaçağ freskleriyle ünlü Aziz George Kilisesi‘ni gördük. Osmanlı döneminde camiye çevrilmiş olan kilise Rotonda olarak da biliniyor. 19. yüzyılda depremlerden zarar gören cami restore edilerek yeniden kilise olarak kullanılmaya başlanmış. Kilise Cumhurbaşkanlığı binasının hemen arkasındaki bahçede yer alıyor.
Sonra Tsar Osvoboditel Bulvarı’ndaki Eski Komünist Parti Evi, Cumhurbaşkanlığı, Bulgaristan Arkeoloji Müzesi ve Ulusal Sanat Galerisi‘ni geçerek Rus Kilisesi‘ne ulaştık.
Ulusal Sanat Galerisi, Bulgaristan’ın en kapsamlı sanat koleksiyonuna sahip.
Altın sarısı kubbeleriyle Rus Kilisesi oldukça ilgi çekiciydi.
Sonra Kristal Bahçe‘ye geçip biraz dinlendik. Bu parkta 1887-1894 yılları arasında Bulgaristan başbakanı olan Stefan Stambolov’un anıtı bulunuyor.
Sonra yine caddede ilerleyip Çar II. Aleksandr Heykeli‘ne vardık. Parlamento binasının karşısında bulunan bu heykel, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Bulgaristan’ın Osmanlı Devleti’ne karşı özerklik kazanmasıyla, Bulgaristan’ın bugün de kurucuları arasında anılan II. Aleksandr adına yapılmış.
Buradan sonra Sofya’nın simgesi hâline gelmiş Aziz Aleksandr Nevski Katedrali‘ne vardık. Sofya’nın merkezinde yer alan bu Bulgar Ortodoks katedrali, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda ölen Rus askerlerinin anısına yapılmış. Neo-Bizans tarzında inşa edilmiş olan, 3170 metre karelik alanı kaplayan, 10000 kişi kapasiteli katedral, Belgrad’da bulunan Aziz Sava Katedrali’nden sonra Balkan yarımadasındaki en büyük ikinci katedral. Katedralin altın kaplama kubbesi 45 metre, çan kulesi ise 53 metre yüksekliğindeymiş. Katedralin hemen karşısındaki bahçelerde hediyelik eşya satanlar bulunuyor. Burada sadece hediyelik eşyalar değil, çeşit çeşit antika eşyalar da satılıyor.
Sonra Sofya Üniversitesi, Ulusal Yabancı Sanat Galerisi, Bulgaristan Bilimler Akademisi‘nin fotoğraflarını çektik.
1869 yılında kurulan Bulgaristan Bilimler Akademisi, ülkenin en büyük bilim kuruluşuymuş.
Buradan sonra Aziz Aleksandr Nevski Katedrali’nin karşısında karşılıklı bulunan Kutsal Kilise Meclisi ve Ayasofya Bazilikası‘nı gördük.
4.-6. yüzyıldan kalma Ayasofya Bazilikası, Sofya’daki en eski ikinci kiliseymiş. “Kutsal Bilgelik” anlamına gelen Ayasofya 14. yüzyılda şehre adını vermiş. Her ne kadar Aziz Aleksandr Nevski Katedrali’nin gölgesinde kalmış olsa da Sofya’ya gidildiğinde görülmesi gereken yerlerden birisi de bu kilise.
Sonra Tsar Osvoboditel Bulvarı’ndan devam edip Prens Bahçesi’ndeki Sovyet Ordusu Anıtı‘nı gördük.
Buradan sonra hemen karşıdaki Kartallı Köprü‘yü (Orlov Most) gördükten sonra metro alt geçidindeki Mc Donalds’ta yemek yedik.
Yemekten sonra Tsar Osvoboditel Bulvarı’ndan geri dönüp Ivan Vazov Ulusal Tiyatrosu‘na gittik. Bu görkemli binayı da gördükten sonra Treviso uçuşumuz için otobüsle Sofya Havaalanı’na (SOF) gittik.
Bende çok gezdim Bulgaristanda ama bana hep soguk ve kasvetli geldi
Hatice hanım merhabalar su an sofyadayım
Sizin yazınızı okudum ve çok beğendim
Sormak istediğim bir soru var. Yazınızdaki sıra ile banyabaşı camiinin oradan başlayıp gezsem mantıklı olur mu? Yani siz güzergah sırasına göre mi yazdınız? Bir de Sofya da harita üzerinde işaretlediğiniz 24 adet yer var. Hepsini gezeyim mi ve ne kadar sürer?
Ve önerileriniz lütfen
Saygılar efendim, onur
Merhaba,
Yorumunuz için teşekkürler. Evet Banyabaşı Cami’nin oradan başlamak uygun olur bence. Ben yazımı bizim gezdiğimiz sıraya göre yazmıştım. Buna göre Ulusal Sanat Galerisi’nden sonra Ivan Vazov Ulusal Tiyatrosu görülebilir bence. Çünkü biz dönüşte görmüştük burayı. Gezilebilecek her yeri haritada işaretlemiştim ben, bu yerlerin hepsini görmedik. Sadece mavi rotadaki yerleri gördük, nereleri görmek istediğiniz sizin seçiminiz. Zamanımız az olduğu için müzelerin, galerilerin içini gezmedik ve yanlış hatırlamıyorsam böyle olunca sadece bir kaç saatimizi aldı.