Orta Avrupa gezimizin son durağı Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’tı. Çek Cumhuriyeti’nde zaman Türkiye’den 1 saat geri. Bratislava’dan yaklaşık 4 saatlik bir tren yolculuğuyla Prag’a ulaştık. Para birimi Çek Korunası (CZK). 1 Çek Korunası yaklaşık olarak 0,1 Türk Lirası’na karşılık geliyordu. Umuma mahsus pasaportu olan Türk vatandaşlarının Çek Cumhuriyeti’ne giriş için Schengen vizesi alması gerekiyor.
Prag rotamız:
1. gün – 28.07.2011
Bratislava’dan Prag Merkez Tren İstasyonu’na (Praha Hlavní Nádrazí) geldiğimizde saat 12:30 olmuştu.
Önce otele (Panorama Hotel) gidip eşyalarımızı bıraktık. Otele gitmek için metro hattını (C hattı – Hlavní Nádrazí ve Pankrác durakları) kullandık. Eşyalarımızı bıraktıktan sonra yine metroyla Muzeum durağına gelerek Ulusal Müze (Národní Muzeum) ile başladık şehir turumuza.
Ulusal Müze’nin restorasyonu nedeniyle eserler Ulusal Müze’nin hemen yanındaki yeni binasında (nová budova Národního Muzea) sergileniyormuş.
Ulusal Müze’nin önünde genişçe bir meydan yer alıyor – Wenceslas Meydanı (Václavské Námestí). Meydanın başında, hemen müzenin ön tarafında Aziz Wenceslas Heykeli (Václavské Sochou) bulunuyor.
Ulusal Müze’nin yeni binasının diğer tarafında Prag Devlet Operası (Státní Opera Praha) bulunuyor.
Buradan sonra Prag Merkez Tren İstasyonu’nudan ve Jübile (Kudüs) Sinagogu’ndan (Jubilejní Synagoga) geçerek Henry Kulesi (Jindrišská Vez) ve Aziz Henry Kilisesi’ne (Sv. Jindrícha Kostel) ulaştık.
Moor canlandırma ve art nouveau stilleri sentezi kullanılan Jübile Sinagogu, Avusturya İmparatoru I. Franz Joseph’in gümüş yıldönümü (jübilesi) onuruna 1906 yılında inşa edilmiş.
65 metre yüksekliğindeki Henry Kulesi mimari yapısıyla bizim görmeye alışkın olmadığımız Prag’ta bolca bulunan kulelerden biri. Kulenin yan tarafındaki kilisenin de 46 metre yüksekliğinde ayrıca bir çan kulesi bulunuyor.
Buradan sonra Barut Kapısı (Prašná Brána) ve Belediye Binası’nı (Obecní Dum) geçerek Eski Şehir Meydanı‘na (Staromestské Námestí) doğru yol aldık. Gotik stildeki Barut Kapısı’na çıkıp şehri seyretmek mümkün.
Eski Şehir Meydanı’nın ortasında Jan Hus Anıtı (Pomník Mistra Jana Husa) bulunuyor. Ladislava Šalouna tarafından yapılan bu anıt, Prag’ta etkili bir dini düşünür, filozof ve reformcu olan Jan Hus’un 1415 yılında kazıkta yakılmasının 500. yıldönümünde açılmış.
Prag’ın en turistik bölgesi olan Eski Şehir Meydanı gidildiğinde mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Barok tarzdaki Aziz Nikolas Kilisesi (Chrám Svatého Mikuláše), gotik tarzdaki kuleleriyle Tyn Kilisesi (Tynsky Chrám) ve Astronomik Saat (Prazsky Orloj) gibi birbirinden güzel yapılar burada yer alıyor. Aziz Nikolas Kilisesi’nin yanından kalkan faytonlarla tur yapılabiliyor.
Tyn Kilisesi’nin 80’er metre yüksekliğindeki kuleleri ışıklandırıldığında da bir başka güzel görünüme sahip oluyormuş.
İlk olarak 1410 yılında Charles Üniversitesi profesörleri Mikuláš of Kadan ve Jan Šindel tarafından mekanik saat ve astronomik kadran kısmı yapılan, Prag’ın simgesi hâline gelmiş olan Astronomik Saat, dünyadaki en eski 3 astronomik saatten çalışan tek saatmiş. 1410’da mekanik saat ve astronomik kadranı yapılmış olan saat, 1490 yılında takvim ve gotik figürlerin eklenmesi, 1552, 1865-1866, 1948 yıllarındaki tamirler sonucu bu günkü hâlini almış.
Saat 3 ana bölümden oluşuyor: Saat başı 12 havarilerin geçişinin ve hareket eden diğer figürlerin gösterildiği kısım, güneşin ve ayın gökyüzündeki durumunu ve çeşitli astronomik detayları gösteren astronomik kadran, ayları gösteren madalyonlu takvim.
Saat başı, üst kısımda 12 havarinin geçişi, astronomik kadranın yanlarında bulunan 4 figürün hareketi, madalyonlu takvimin yanlarında bulunan 4 figürün hareketi ve horozun ötmesiyle biten animasyon turistlerin ilgi odağı hâline gelmiş. Üstteki 4 figür insanlara yapmamaları gereken şeyleri anlatıyor. En solda elinde ayna bulunan figür kibri, yanındaki elinde altın torbası bulunan figür cimriliği, saatin diğer tarafındaki iskelet yaşama karşı isteksizliği, en sondaki elinde bir çalgı aleti bulunan figür zevke ve eğlenceye düşkünlüğü temsil ediyor. Alttaki 4 figür ise insanları yapmaları gereken şeyleri anlatıyor. Bu figürler de bilim, adalet, astronomi ve eğitimi temsil ediyor.
Bir efsaneye göre astronomik saat 1490 yılında saat ustası Jan Ruz (Hanuš) tarafından yapılmış. Hanuš ustanın saati o kadar beğenilmiş ki bu saatten ya da daha iyisini başka bir yere yapmaması için gözlerine mil çektirilmiş. O da intikam almak için kendini saatin üstüne atarak intihar edip saati bozmuş. Saat uzunca bir süre tamir edilememiş.
Meydandaki rokoko tarzda yapılmış Goltz-Kinsky Sarayı (Palác Kinskych), Ulusal Galeri olarak kullanılıyor.
Eski Şehir Meydanı’ndan Küçük Meydan’a (Malé Námestí) doğru giderken yine birbirinden güzel binalar ve Franz Kafka’nın doğduğu ev çıkıyor karşımıza. Üzerinde Latince “Praga Caput Regni”, Bohemya Krallığı’nın Başkenti Prag (Praha Hlava Království) anlamındaki yazının olduğu bina da bu güzel binalardan biriydi.
Küçük Meydan Orta Çağ’dan kalma gotik ve Roma tarzında evlerle çevrili. Meydanın ortasında bir çeşme bulunuyor. Çeşmenin 16. yüzyıldan kalma Rönesans tarzında parmaklıkları bulunuyor. Parmaklıkların en üst kısmında altın yaldızlı bir aslan motifi var.
Meydandaki en ilgi çekici bina şimdi otel olarak kullanılan, 19. yüzyılda Mikoláš Aleš tarafından boyanmış dış yüzüyle Rott Evi.
Küçük Meydan’dan Karl Köprüsü‘ne (Karluv Most) doğru ilerlediğimiz sokaklarda Prag’ın ünlü kristallerinin ve kuklalarının satıldığı hediyelik eşya dükkanları bulunuyor. Köprüye yaklaştığımızda hemen sağımızda Kutsal Kurtarıcı Kilisesi (Kostel Nejsvetejšího Salvátora), solumuzda ise İşkence Müzesi (Muzeum Mucení) vardı. İşkence Müzesi’ni geçtiğimizde Aziz Francis Assisi Kilisesi (Kostel Svatého Františka z Assisi), IV. Karl Heykeli (Socha Karla IV) ve köprünün başındaki Eski Şehir Köprü Kulesi (Staromestská Mostecká Vez) görünüyordu.
516 m uzunluğunda, 10 m genişliğindeki Karl Köprüsü, IV. Karl tarafından yaptırılmış. Köprüde sağlı sollu yerleştirilmiş heykeller bulunuyor. Sadece yaya trafiğine açık olan köprü, hediyelik eşya satıcıları, ressamlar, sokak çalgıcıları ve turistlerle oldukça kalabalıktı. Sağ tarafımızda Manes Köprüsü (Mánesuv Most) ve Prag Kalesi (Prazsky Hrad), sol tarafımızda Legli Köprüsü (Most Legli) ile köprüden Prag manzarası da müthişti.
Karl Köprüsü’nün diğer ucunda Küçük Şehir Köprü Kulesi (Malostranská Mostecká Vez) yer alıyor.
Kuleyi geçtiğimizde Küçük Şehir Meydanı’na (Malostranské Námestí) varmış oluyoruz.
Burada da yine barok tarzda yapılmış Aziz Nikolas Kilisesi (Kostel Svatého Mikuláše) bulunuyor.
Meydandan geçerek Prag Kalesi‘ne çıktık. Prag Kalesi 570 metre uzunluğu, 130 metre genişliğiyle dünyadaki en büyük antik kale olma özelliğine sahipmiş.
Kalede Kutsal Haç Şapeli (Kaple svatého Kríze), gotik tarzdaki Aziz Vitus Katedrali (Katedrála Svatého Víta), Eski Kraliyet Sarayı (Stary Královsky Palác), Aziz George Bazilikası (Bazilika Svatého Jirí) gibi önemli yerler bulunuyor.
Kaleden çıktıktan sonra Schwarzenbersky Sarayı’nı (Schwarzenbersky Palác) görüyoruz.
Daha sonra Dışişleri Bakanlığı (Ministerstvo Zahranicních Vecí) ve Loreta’ya gittik.
Pohorelec’teki Eski Kışla (Byvalá kasárna na Pohorelci) ve sonra da Strahov Manastırı’nı (Strahovsky Klášter) gördükten sonra bugünkü turumuz tamamlanmış oldu.
2. gün – 29.07.2011
İkinci gün turumuza Karl Meydanı (Karlovo Námestí) ile başladık. Meydanda Yeni Şehir Belediye Binası (Novomestská Radnice) ve Aziz Ignáce Kilisesi (Kostel Svatého Ignáce) göze çarpıyor.
Meydanın ortasından geçen caddeyi takip Vltava Nehri’ne doğru ilerlediğimizde caddenin sonunda değişik mimarisiyle dikkati çeken Dans Eden Ev (Tancící dum) bulunuyor.
Nehir kenarından devam edip Ulusal Tiyatro (Národní Divadlo) ve Kranerova Çeşmesi’nin (Kranerova Kašna na Smetanove Nábrezí) fotoğraflarını çektikten sonra Náprstek Müzesi’ni (Náprstkovo Muzeum) geçerek Wenceslas Meydanı’na çıktık ve Prag Folklor Günleri etkinliğini izledik.
Buradan sonra Tiyatro Binası’nın (Stavovské Divadlo) fotoğrafını çekip Eski Şehir Meydanı’ndan geçerek Rudolfinum’a ulaştık.
Sonra Újezd durağından fünikülere binip Petrin Gözetleme Kulesi‘nin (Petrínská Rozhledna) bulunduğu Petrin Tepesi’ne çıktık.
Stefanik Gözlemevi (Štefánikova hvězdárna), Aynalı Labirent (Zrcadlové Bludište) ve Aziz Lawrence Katedrali (Katedrála Svatého Vavřince) de bu tepede bulunuyor.
3. gün – 30.07.2011
Üçüncü günümüzde önce metro ile (A hattı) Jirího z Podebrad durağında inip Kutsal Kalp Kilisesi’ni (Kostel Nejsvetejšího Srdce Páne) ve Zizkov TV Kulesi‘ni (Zizkovská Televizní Vez) gördük.
Sonra Yahudi mahallesine gidip Maisel Sinagogu (Maiselova Synagoga), Eski-Yeni Sinagog (Staronová Synagoga) ve Klausen Sinagogu’nu (Klausová Synagoga) gördük.
Buradan sonra da Belvedere Sarayı – Kraliçe Anne’nin Yazlık Sarayı (Letohrádek Královny Anny) ve Kraliyet Bahçesi’ni (Královská Zahrada) görmeye gittik.
4. gün – 31.07.2011
Bugünün akşamında Budapeşte’ye dönmeyi planlamıştık ama bilet bulamadığımız için yeniden otel (Hotel Eurostars David) ayarlayıp Prag’da kalmamız gerekti. Yeni otele eşyalarımızı bıraktıktan sonra yine Eski Şehir Meydanı’na gittik. Bugün meydan diğer günlerden daha canlıydı. Trdelník, langose, domuz çevirme gibi yiyeceklerin satıldığı standlar kurulmuştu. Trdelník, kalın bir çubuğun etrafına hamur sarılarak yapılan, şekerli, bademli vb. değişik çeşitleri olan ve közde pişirilen güzel bir tatlıydı.
Langose ise bizim puf böreği gibi hamurun yağda kızartılıp üzerine peynir rendesi ve ketçapla ikram edilen tuzlu bir yiyecekti.
Langose ve trdelníklerimizi yiyip Astronomik Saat’in animasyonunu bir kez daha izledikten sonra Cech Köprüsü’nden (Cechuv Most) Vltava Nehri’nin diğer tarafına geçtik.
Köprüyü geçtiğimizde hemen karşımızda Letna (Letenské sady) metronom yer alıyordu. Nehir kenarından Jirásek Köprüsü’ne (Jiráskuv Most) kadar yürüyüp buradan yine karşı tarafa geçtik. Franz Kafka Müzesi (Franz Kafka Museum) Manes Köprüsü ile Karl Köprüsü arasında kalıyordu.
Jirásek Köprüsü’nün bir tarafında Küçük Şehir Su Kulesi (Malostranská Vodárenská Vez), diğer tarafında Šítkovská Su Kulesi (Šítkovská Vodárenská Vez) yer alıyordu.
5. gün – 01.08.2011
Bugün Prag’taki son günümüzdü. Şehrin güney kısmındaki Emmaus Manastırı (Emauzsky Klášter), Aziz John Nepomuk Kilisesi (Kostel Svatého Jana Nepomuckého na Skalce) ve Botanik Bahçesi’ni (Botanická Zahrada) gördükten sonra Demiryolu Köprüsü’ne (U Zeleznicního Mostu) vardık.
Nehir kenarından ilerleyip Palacky Köprüsü’nü (Palackého Most) de gördükten sonra otele gidip eşyalarımızı aldık ve İstanbul’a dönüş için Budapeşte yollarına düştük.
Budapeşte’ye saat 23:00’te Florenc Otobüs Terminali’nden (Autobusové nádrazí Praha Florenc) kalkan OrangeWays otobüsü ile gittik. 7 saat süren otobüs yolculuğumuz sonunda sabahın erken saatlerinde Budapeşte’deydik. Bu yılki tatilimiz de burada bitti. 2012 tatilimizde görüşmek üzere 🙂