Macaristan’ın başkenti Budapeşte, Orta Avrupa gezimizin ilk durağıydı. Budapeşte, Tuna Nehri’nin ikiye ayırdığı Budin ve Peşte şehirlerinin birleşmesiyle oluşmuş. Macaristan’da zaman Türkiye’den 1 saat geriydi. İstanbul’dan 2 saatlik uçuşla (Malév) Budapeşte Ferenc Liszt Havaalanı’na (BUD) ulaştık. Para birimi Macar Forinti (HUF). 1 Forint yaklaşık olarak 0,01 Türk Lirası’na karşılık geliyordu. Umuma mahsus pasaportumuz olduğu için Schengen vizesi için Metrocity’deki Macaristan İstanbul Başkonsolosluğu’na (http://www.macaristankonsoloslugu.com/) başvurumuzu yaptık. Yeşil pasaportu olanlar vizeden muaf. Wizz Air’in İstanbul uçuşlarının iptal edildiğini vize başvurusu sırasında öğrendik ve Malév Hungarian Airlines’tan yeniden gidiş-dönüş uçak bileti almak zorunda kaldık.
Tramvay bileti 320 Forint’ti.
Budapeşte rotamız:
1. gün – 22.07.2011
Otele (Star Inn) vardığımızda saat 20:00 olmuştu. Biz de otelin yakınlarındaki yerleri gezebileceğimiz bir rota oluşturduk hemen. Önce Andrassy Caddesi (Andrássy út) üzerindeki Opera binasını (Magyar Állami Operaház) görüp fotoğraflarını çektik.
Sonra Aziz Stephen Bazilikası‘nın (Szent István Bazilika) fotoğraflarını çektik.
Sonra da Four Seasons Hotel olarak kullanılan Gresham Sarayı’nı görüp oradan Zincirli Köprü‘ye (Széchenyi Lánchid) gittik.
Buradan Budapeşte’nin ve Budin Kalesi‘nin (Budai Vár) gece görünümü muhteşemdi.
Beni tek rahatsız eden şey köprüdeki örümceklerdi. Zaten o köprünün adını örümcekli köprü koydum ben. Yalnız daha önce buradaki gibi düzgün örümcek ağlarını sadece televizyonda görmüştüm 🙂 Köprüden güzel gece fotoğraflarını çektikten sonra otele döndük.
2. gün – 23.07.2011
İkinci günümüzde hava yağmurlu ve biraz soğuktu. Biz de yazın ortasında gidiyoruz diye yanımıza pek kalın kıyafet almamıştık. Valizde bulduğumuz şal, hırka ne varsa sarındık artık. Bugün Andrassy Caddesi’ni takip ederek Kahramanlar Meydanı‘na (Hősök Tere) gittik önce. Cadde üzerindeki her bir bina sanki birer müze gibi görünüyordu. Faşistlerin ve komünistlerin Macar halkına zulmunün sergilendiği Terör Evi (Terror Háza) de bu cadde üzerinde bulunuyor. Binanın dışındaki kurbanların fotoğrafları bile insanı derinden etkiliyor.
Andrassy Caddesi’nde bulunan binalardan biri de tiyatro (Vígszinház) binası.
Kahramanlar Meydanı’nda Macaristan tarihinin önemli kahramanlarının heykelleri bulunuyor, Budapeşte’ye gittiğinizde görmeden dönmeyin denilen yerlerden biri. Yağmura rağmen Budapeşte’de en çok turist kalabalığı gördüğümüz yer burasıydı.
Bu meydanın bir tarafında Güzel Sanatlar Müzesi (Szépmuvészeti Múzeum) diğer tarafında Sanat Galerisi (Mucsarnok) yer alıyor.
Fazla zamanımız olmadığı için biz yine müzeleri gezmeden dışarıdan fotoğraflarını çekip meydanın arka kısmındaki Şehir Parkı’na geçtik. Burada büyükçe bir göl vardı. Göldeki sıra sıra dizilmiş ördeklerin ve “Art on Lake” sergisine ait heykellerin fotoğraflarını çektikten sonra Vajdahunyad Kalesi‘ne (Vajdahunyad Vár) geçtik. Bu kale çizgi filmlerdeki şatolar gibiydi. “Art on Lake” sergisi ise 4 Eylül 2012 tarihine kadar devam edecek olan bir sergiymiş. Saati 1500 Forint’e botlarla gezilebiliyormuş bu göldeki sergi.
Vajdahunyad Kalesi’den sonra Jak Şapeli (Jáki Kápolna) ve Anonymvs heykelini de gördükten sonra otelin yakınındaki Türk restoranına (Istanbul Török Étterem) gidip yemeğimizi yedik.
Sonra Margit Köprüsü’den (Margit Híd) geçerek Gül Baba Türbesi‘ne gittik. XV. yüzyıl sonları ile XVI. yüzyıl başlarında yaşamış bir Bektaşî dervişi olan Gül Baba, külâhında daima bir gül taşıdığı için “Gül Baba, Gül Dede” lakabıyla tanınmış.
Buradan sonra Balıkçılar Tabyası‘na (Halászbástya) gidene kadar yolda gördüğümüz kiliselerin ve en önemlisi de Budapeşte denince ilk akla gelen, Budapeşte’nin simgesi hâline gelmiş olan Parlamento binasının fotoğraflarını çektik.
Balıkçılar Tabyası da Budapeşte’ye gidildiğinde görmeden dönülmemesi gereken muhteşem bir yerdi bence.
Bir taraftan terastan gelen keman sesi, bir taraftan Budin ve Peşte’nin muhteşem manzarası görülmeye değerdi.
Balıkçılar Tabyası’nın hemen yan tarafında Matyas Kilisesi (Mátyás Templom) bulunuyor. Bu kilise de detaylarıyla ve değişik biçimdeki çatısıyla çok güzel bir yerdi.
Matyas Kilisesi ile Balıkçılar Tabyası arasında at üzerinde Aziz Istvan heykeli bulunuyor.
Kilisenin diğer tarafındaki meydanda (Szentháromság Tér) ise 18. yüzyılın başlarındaki veba salgınında ölenlerin anısına yaptırılmış bir sütun bulunuyor.
Buradan sonra Kapisztrán meydanına gidip Mária Magdolna Kilisesi’nin fotoğraflarını çektik.
Sonra Zincirli Köprü’den geçerek Peşte tarafına geri döndük.
Özgürlük Meydanı’ndaki (Szabadság Tér) anıtı ve hareketli çeşmeyi de fotoğrafladıktan sonra otele döndük.
Bu çeşme üzerine gittiğimizde suların çekildiği, geri çekildiğimizde yeniden fışkırmaya başladığı çok eğlenceli bir çeşmeydi 🙂 Suların fışkırdığı kare alanın içine girmek için suya yaklaşıp suyun geri çekilmesini sağlamanız gerekiyor.
3. gün – 24.07.2011
Bugün çıkıp önce Ulusal Tiyatro (Nemzeti Színház) binasına gittik. Tiyatronun geniş bahçesinde bir sürü heykel bulunuyor. Binanın hemen ön tarafında gemi şeklinde yapılmış bir kısım var.
Diğer tarafında ise ağaçların budanmasıyla yapılmış yuvarlak bir labirent ve sarmal biçimdeki Zigurat bulunuyor.
Zigurat’ın tepesine çıkıp etrafı seyretmek mümkün.
Tiyatronun hemen arkasında devasa bir müze (Ludwig Múzeum – Kortárs Muvészeti Múzeum) bulunuyor. Buradan dönüşte Mc Donald’s’ta yemeğimizi yedik. Sonra Aziz Francis Kilisesi (Ferencvárosi Assisi Szent Ferenc Templom), Uygulamalı Sanatlar Müzesi (Magyar Iparmuvészeti Múzeum), Aziz Joseph Kilisesi (Szent József Plébánia) fotoğraflarını çekip ertesi gün Bratsilava’ya gitmek için biletlerimizi almaya Keleti Tren İstasyonu’na (Keleti Pályaudvar) gittik.
Biletlerimizi aldıktan sonra Azize Elizabeth Kilisesi (Szent Erzsébet Plébánia), Rumbach Caddesi Sinagogu (Rumbach Utcai Zsinagóga), Dohány Caddesi Sinagogu (Dohány Utcai Zsinagóga), Vörösmarty Meydanı’ndaki Mihály Vörösmarty Heykeli’nin fotoğraflarını çekip otele döndük.
İstanbul’a dönüşümüz yine Budapeşte üzerinden olacağı için tatilimizin son 2 gününde yine Budapaşte’yi gezme planı yapmıştık ama maalesef o güne bilet bulamayıp son gün Budapeşte’ye gelebildik. Bir günümüz daha olsaydı Budin Kalesi‘ni ve Gellért Tepesi‘ni gezebilmeyi ve Budapeşte’nin güzel manzarasını bu yüksek yerlerden izleyebilmeyi çok isterdim.
Burada rehberlik yapanlar olarak hos ve sicak anlatim icin tsk ederiz. Umarim herkesin yolu bir gun Budapesteye duser. Evet Yasam paylastikca guzeldir.
Gerçekten Budapeşte harika ve sakin bir şehir.Tekrar gitmiş gibi olduk:) Ben gItmeden önce rehber ayarladım. Arkadaşlar süperlerdi. Havalimani transferini ve şehir turu kusursuzdu. vaktinizi iyi kullanmak için kesinlikle aynısını yapın derİm. Şehri hikayeleri ve tarihiyle gezmek çok zevkliydi . Google budapestetur diye yazinca cikiyorlar ). Estergona gelmişken gidin derim. Çigan gecesinde yer bulamadık bir dahaki sefere dedik…