Bu yıl tatilimizin ikinci durağı Fransa’nın kuzeyinde Belçika sınırına yakın şehri Lille oldu. Paris’ten 1 saatlik tren yolculuğuyla Lille’e ulaştık. Tren bileti fiyatı kişi başı 24 Euro’ydu (3 yaşındaki kızımız için de 24 Euro ödeyip koltuk satın almamız gerekti). Tren istasyonundan (Gare de Lille Flandres) otele (Novotel Suites Lille Europe – kahvaltı dahil gecelik 109 Euro www.booking.com) yürüyerek ulaştık. Vardığımızda akşam olduğu için ancak ertesi gün gezebildik Lille’de. Burası 2004 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilmiş.
Lille rotamız:
22.05.2018
Sabah otelde kahvaltımızı yaptıktan sonra Lille’de görülmesi gereken 3 kapıdan biri ile – Paris Kapısı (Porte de Paris) ile başladık gezimize.
Bu meydandan Lille Belediye Binası (Hôtel de Ville de Lille) ve Çan Kulesi‘nin (Beffroi de Lille) fotoğraflarını çektik. 104 metre yüksekliğindeki Çan Kulesi’nin tepesine çıkmak için 100 merdiven çıktıktan sonra asansöre biniliyormuş ve buradan Lille manzarası seyredilebiliyormuş. Giriş ücreti 7.5 Euro. Online bilet 6 Euro. Her ayın ilk Çarşamba günü giriş ücretsiz. 6 yaş altındaki çocuklar için de giriş ücretsiz. Ayrıca, burası UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alıyormuş.
Ardından Güzel Sanatlar Sarayı‘nın (Palais des Beaux Arts) olduğu meydana vardık. Bina güzel görünse de restorasyon çalışmaları devam ettiğinden tamamını görememiş olduk.
Güzel Sanatlar Sarayı’nın da içinde bulunduğu Cumhuriyet Meydanı’nda biraz dinlenip fotoğraflar çektikten sonra Gaulle Meydanı‘na (Place du Général de Gaulle) doğru ilerledik. Burası Lille’in en hareketli yeriydi. Meydanın çevrili olduğu tarihi binaların biri de Eski Borsa Binası (La Vieille Bourse). Meydanın ortasında da Tanrıça Heykeli (Colonne de la Déesse) yer alıyor.
Gaulle Meydanı’nda da biraz vakit geçirdikten sonra Notre Dame Katedrali‘ne (Cathédrale Notre Dame de la Treille) doğru devam ettik. Kilise adını 12. yüzyılda yapılmış bir Meryem Ana heykelinden almış. Oldukça heybetli bu yapının iç kısmı da dış kısmı kadar etkileyici ve heybetli. Giriş ücretsiz.
Notre Dame Katedrali’ni de gördükten sonra Lille’de görülmesi gereken 3 kapıdan diğer 2’sini – Gent Kapısı (Porte de Gand) ve Roubaix Kapısı (Porte de Roubaix) görmek için Lille sokaklarını adımladık. Bu kapılar 1929 yılında tarihi anıt olarak sınıflandırılmış.
Böylece Lille gezimizi tamamlayıp önce yemek (Mezzo di pasta – makarna ve kola 9.5 Euro) için Lille’in en büyük alışveriş merkezi Euralille‘e, sonra da eşyalarımızı almak için otele vardık. Kaldığımız otel Lille Kulesi‘nin hemen karşısında yer alıyordu, ayrıca Euralille’e de çok yakındı.
Sonuç olarak, Lille Fransa’nın en büyük dördüncü şehri olsa da, sokaklarında yürümek oldukça keyifli olsa da Belçika’ya giderken uğrayabileceğiniz fakat rotaya eklemeye gerek kalmayacak kadar da küçük bir yer. Biz rotamıza eklemedik ama Lille’de gezilebilecek diğer yerler de Lille Kalesi (Citadelle de Lille) ve Hayvanat Bahçesi (Zoo de Lille).
eline sağlık , çok güzel iş gerçekten !
Çok teşekkür ederim 🙂