07.09.2017
Kayseri denilince ilk akla gelenler Erciyes Dağı, mantı ve pastırma oluyor. Biz henüz Kayseri’nin merkezini göremedik ama Niğde’ye yakınlığından dolayı günübirlik Sultan Sazlığı ve Kapuzbaşı Şelaleleri‘ni görmeye gittik.
Sabah kahvaltıdan sonra Niğde’ye 1 saat mesafedeki Sultan Sazlığı Milli Parkı ve Ramsar Alanı’na gittik önce. Buraya Kayseri merkezinden de 1 saatte ulaşılabiliyor. Sultan Sazlığı Milli Parkı giriş ücreti otomobil için 13.5 TL, kişi başı ise 3.5 TL. İçeri girdikten sonra ilk önce Kuş Müzesi çıkıyor karşımıza. Burada çeşitli kuş maketlerini görüp Milli Park hakkında bilgi aldık. Hatta, o anda Sultan Sazlığı’nda bulunan kuşları izledik kamera görüntülerinden. Görüntülerde flamingoları görünce daha da arttı heyecanım gerçeklerini de görebiliriz diye ama maalesef göremedik.
Kuş Müzesi’nin yanında bulunan kuş bakım evlerinde, hasta ya da sakatlanmış kuşlar tedavi edilip tekrar doğaya bırakılıyormuş. Bizim gittiğimizde de 2 tane leyleğin tedavisinin yapıldığından bahsettiler.
Kuş Müzesi’ni gezdikten sonra birkaç yüz metre mesafedeki Kuş Gözlem Kulesi’ne çıkıp etrafı seyrettik. Buradan Erciyes Dağı manzarası gayet güzel görünüyor.
Kuş Gözlem Kulesi’nden sonra yaklaşık 3 km mesafedeki diğer Kuş Gözlem Evleri’ne doğru devam ettik ahşap yoldan. Bu yolda ilerlerken bazı kısımlarda yolun ucu bucağı görünmüyor, sonsuza gidiyormuş gibi geliyor insana 🙂
Ahşap yolda ilerledikçe hem Erciyes Dağı manzarasını hem de sazlıktaki çeşitli hayvanları görebildik.
Yol üzerinde gördüğümüz Kuş Gözlem Evi’ne girip aşağıdaki fotoğrafları buranın içinden çektik. Ben flamingoları görmeyi beklerken, burada birkaç ördek ve kuş çeşidi vardı sadece. Buradan çıkıp diğer Kuş Gözlem Evi’ne doğru yine ahşap yoldan devam ettik.
Yolun sonundaki diğer Kuş Gözlem Evi’nden manzara da aşağıdaki fotoğraflardaki gibiydi. Yine sadece sazlığı, gölü ve birkaç kuş çeşidini görebildik. Bu 2 gözlem evi tek katlı olduğundan daha ileri kısımları göremedik. Sultan Sazlığı’nda flamingoları görme hayalim suya düştü 🙁
Dönüşte aynı ahşap yol üzerinden dönüp sonra da Kapuzbaşı Şelaleleri’ne doğru yola çıktık. Sultan Sazlığı’ndan Kapuzbaşı Şelaleleri’ne giderken yollar çok virajlıydı ama, Zamantı Irmağı‘nı ve Zamantı Vadisi‘ni görmek müthiş bir duyguydu. Yanıbaşımızda böyle doğal güzelliklerin varlığına hem şaşırdım hem de sevindim. Artvin’den Erzurum’a giderken Çoruh Nehri ve Çoruh Vadisi’ni seyrederken de yaşamıştım bu güzel duyguyu 🙂 Yol üzerinde rüzgar türbinleri de vardı. Sultan Sazlığı’ndan Kapuzbaşı Şelaleleri’ne varmamız 1.5 saatten fazla sürdü. Kayseri merkezinden Kapuzbaşı Şelaleleri’ne ulaşmak yaklaşık 3 saat sürüyor. Aladağlar Milli Parkı giriş ücreti otomobil için 13.5 TL, kişi başı ise 3.5 TL idi. Milli Park’a giriş yaptıktan sonra arabamızı park edip şelalerin ve vadinin güzelliğine kaptırdık kendimizi. Şimdiye kadar birçok şelale gördüm fakat kayaların içinden fışkırarak akan suyun şelale oluşturmasına burda şahit oldum. Bu özellikleriyle buradaki şelaleler beni büyüledi resmen 🙂
Takım Şelaleleri olarak adlandırılan üçlü şelaleler, onların biraz ilerisinde yer alan aşağıdaki fotoğraftaki şelale ve daha da ileride yer alan Elif Şelalesi, bir de daha Milli Park’a girmeden sol tarafa doğru bir okla işaret edilen Güney Şelaleri’nin hepsi birlikte Kapuzbaşı Şelaleleri olarak adlandırılıyor. Güney Şelaleleri’ni görmedik ama diğer şelalelerin hepsi çok etkileyici güzellikteydi. Gürül gürül akan suyun sesi inanılmaz rahatlatıcıydı.
Şelalelerin olduğu yerde gözleme, çay gibi yiyecek içeceklerin satıldığı bir kafeterya bulunuyor. Şelalelerin olduğu yerde biraz zaman geçirdikten sonra yine Zamantı Irmağı’nı ve Zamantı Vadisi’ni seyrederek Niğde’ye döndük.
Kayseri merkezde gezilecek yerleri araştırdığımda Kayseri Kalesi, Saat Kulesi, Kapalıçarşı, Hunat Hatun Cami, Gevher Nesibe Şifahanesi, Arkeoloji Müzesi, Etnografya Müzesi (Güpgüpoğlu Konağı), Döner Kümbet‘in dahil olduğu bir liste oluştursam da şimdilik merkezi gezmeye fırsatımız olmadı.