Karadeniz turumuzda Rize’den sonraki durağımız Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yer alan Artvin oldu. İnanışa göre Artvin adı İskit Beylerinden birinin adından gelmekteymiş. Önceki adı Çoruh olan şehir, 1956 yılında Artvin adını almış.
01.07.2017
Rize-Zilkale’den Çiftekemer Köprüsü‘ne varmak yaklaşık 2 saat sürüyor. Biz Arhavi Gresta Pide’de yemek molası verdikten sonra ulaştık köprülere. Arhavi Deresi ile Orçi Çayı üzerine inşa edilmiş olan bu köprüler de Karadeniz Bölgesi’ndeki birçok taş köprü gibi görülmeye değer.
Ortacalar Çifte Köprüler
XVIII. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen Ortacalar Kemer Köprüleri, Arhavi İlçesi’nin Ortacalar Köyü’ne 2.5 km kala, Küçükköy ve Arılı yol ayrımında birbirine dik olacak şekilde planlanmıştır. Birbirine benzeyen, tek gözden oluşan köprülerin yolları eğimlidir.
Çiftekemer Köprüsü’nü gördükten sonra Mençuna Şelalesi‘ne doğru yolumuza devam ettik. Arhavi’den şelaleye gelene kadar yine her yer yemyeşil, yolların manzarası harika. Mençuna Şelalesi Restoran’ın olduğu geldiğimizde arabamızı park edip ayaklarımızı Arhavi Deresi’ne soktuk.
Sonra yine arabamızla toprak yoldan ilerleyip Mençuna Şelalesi köprüsünün olduğu yere vardık. Arabamızı park edip patikadan şelaleye doğru yürümeye başladık.
Buradan şelaleye varmak için bol merdivenli patika yoldan yarım saat kadar yürümek gerekiyor. Çocukla biraz zorlayıcı olsa da yemyeşil manzarayı seyrederek yürüyüş yapmak güzeldi. Bu patika üzerinde gördüğümüz dağlardan gelen suyu şişemize doldurup içtik. Zaten Doğu Karadeniz turumuz boyunca hazır şişe su almamıza gerek kalmadı hiç. Birçok yerde bulunan çeşmelerden şişelerimizi doldurup bu suyu içtik. Tadı hep çok güzeldi, ne de olsa doğal su, hazır sular gibi katkı maddesi içermiyor 🙂
Şelalenin aktığı yerin devamına İlyas Can Köprüsü inşa edilmiş. Köprüden karşıya geçtiğimizde şelale bütün güzelliğiyle karşımızdaydı. Üstelik burası da hiç beklemediğim kadar kalabalıktı. Suyun içine girmiş, yüzmeye çalışan da birkaç kişi vardı.
Biz de kızımızla kurbağa larvalarını, şelaleyi, etrafın güzel manzarasını izledikten sonra Borçka-Karagöl yakınlarındaki Aralık (eski adı Klaskur) Köyü’nde yer alan Klaskur Adaş Dağ Evi’ne (kahvaltı ve akşam yemeği dahil-230 TL) gitmek için dönüşe geçtik. Otele giderken yollar yine asfalt ve gayet düzgündü, varmamız 1.5 saat kadar sürdü. Yol üzerindeki manzaralar ise muhteşemdi. Rize ve Trabzon’da gezerken tepelerde gördüğümüz birkaç evi de görmedik burada. Her yer göz alabildiğine yemyeşildi. Yeşile doymak için en ideal yer Artvin bence 🙂
02.07.2017
Pazar sabahı kahvaltımızı yaptıktan sonra Borçka Karagöl‘e gitmek için yola çıktık, varmak yarım saatten fazla sürdü. Giderken manzara yine harika ötesiydi 🙂 Borçka Karagöl Tabiat Parkı‘na otomobil giriş ücreti 9 TL’ydi ve buradan önceki kısımda asfalt olan yollar, buradan sonraki kısımda parke taşı ile döşenmişti. Borçka Karagöl oldukça büyük ve çok güzel bir göl. Gölün etrafında yürüyüş yolu var, fakat tahta geçiş yolları birçok yerde kırık dökük durumda ve bakıma ihtiyacı var.
Otoparka aracımızı park ettikten sonra gölün etrafında yürüyüş yapıp, bol bol fotoğraf çektik.
Ayder Yaylası’nda çokça gördüğümüz mor renkli orman güllerinden burada da vardı.
Kaldığımız yerin işletmecisi Camili (Macahel) Köyü’nü de görmemizi tavsiye etti. Burası yemyeşil güzel bir yermiş fakat biz zaten yeteri kadar yeşile doyduğumuzu düşünüp gitmeyi tercih etmedik. Şavşat’ta Sahara Milli Parkı içinde yer alan bir Karagöl daha bulunuyor. Şavşat Karagöl‘ün yolları Borçka Karagöl’e göre daha meşekkatliymiş. Eminim oranın güzelliği de bir başkadır ve daha sakindir ama biz Borçka Karagöl’ü görmek yeterli diye düşünüp Şavşat Karagöl’e gitmeyi de tercih etmedik. Borçka Karagöl’den sonra Tortum Şelalesi’ne doğru yolumuza devam ettik. Yol boyunca bize eşlik eden Çoruh Nehri‘nin manzarasına da hayran kaldım ben 🙂 Fotoğraf çekmeyi çok istesem de yolda durulabilecek yer olmadığından çekemedim. Arabadan çektiğim fotoğraflar da hem bulanık, hem de yarısını bariyerler kapattığı için fotoğraf çekmeyi bırakıp yol boyu nehrin ve vadinin güzelliğini seyrettim. Yolumuzun üzerinde sayılabilecek İşhan Kilisesi‘ni de görmeyi çok istesem de hava kararmadan Tortum Şelalesi’ni rahatça gezebilmek için burayı da göremedik. Böylece 2 hafta olarak planladığımız Doğu Karadeniz turumuzu 1 haftada tamamlamış olduk. Biz de dönüşte Karadeniz sahil yolundan gitmektense güneyden gidip birkaç şehri daha görmeye karar verdik.
Boğa güreşleriyle ünlü Kafkasör Yaylası da Artvin’de görülebilecek yerlerden. Hatta Artvin’in girişinde Artvin yazılı heykelin yanında bir de boğa heykeli bulunuyor.