Bu yıl 2 haftalık uzunca bir tatil yerine, Ramazan Bayramı’nın ardından 4 günlük, Kurban Bayramı’nın öncesinden de 8 günlük 2 tatil yaptık. Kızımız doğduktan sonra 2016 yılında arabamızla Ege turu, 2017 yılında da Doğu Karadeniz turu yapmıştık. Her yıl Doğu Anadolu Bölgesi’nden 1-2 şehir de gezdiğimiz için bu yılı da Akdeniz Bölgesi’ne ayırdık. 4 yaşındaki kızımız ve 1 yaşından küçük oğlumuzla Akdeniz Bölgesi’nde daha rahat bir tatil yapabileceğimizi düşündük.
Akdeniz turuna Alanya ve Manavgat (Antalya)‘tan başlanabilir. Ancak biz buraları henüz çocuğumuz yokken gezdiğimiz için bu kez planımıza dahil etmedik. Ramazan Bayramı’nın ardından Antalya şehir merkezi, Adrasan ve Olimpos (Antalya)‘u gezdik. Kurban Bayramı öncesi turumuz da şöyleydi:
1. gün – Lavanta Kokulu Köy (Isparta)
2. 3. 4. ve 5. gün – Fethiye (Muğla), Kaş (Antalya)
6. 7. ve 8. gün – Adrasan, Suluada (Antalya)
Genel olarak gezimizden bahsedecek olursam; bayram tatillerinin öncesinde ve sonrasında tatil yapmamız bizi kalabalıktan bir nebze olsun uzak tutmuş oldu. Gittiğimiz yerler yaz dönemi olunca ne kadar kalabalık olsa da en azından bayram döneminin iğne atsan yere düşmez derecede kalabalığına yakalanmamış olduk. Öğle vaktinde hava çok sıcak olduğu için genelde sabah kahvaltısından hemen sonra denize gidip, öğle sıcaklığı geçtikten sonra da havuza girmeyi tercih ettik. Gezdiğimiz yerlerin her birine; Akdeniz Bölgesi’nin, Antalya’nın her bir köşesine ayrı ayrı hayran kaldım. Üstelik çocuklar olunca antik kentleri, müzeleri gezi planlarımıza dahil etmedik bile. Bir tarafta yeşilin, bir tarafta mavinin onlarca tonuna, lavantaların moruna, zakkumların pembesine; doğanın bunca güzelliğine bir kez daha hayran kaldım. En çok isteyip de yapamadığım şey de Ölüdeniz’de yamaç paraşütü oldu.
Bebekle ve çocukla gezmekten bahsedecek olursam; 4 yaşındaki kızımız öğle uykusu uyumadığı için, kendi yemeğini kendi yediği için, denizi, kumla oynamayı, havuzu sevdiği için aslında en çok da bebeklikten çıktığı için bize pek zorluğu olmadı. Oğlumuz içinse yine en çok yemek işini dert ediyordum. Henüz dişleri çıkmadığı için evde çorba, ona uygun yemek, meyve püresi, ev yapımı yoğurt yediriyordum. Ancak tatile çıktığımızda bunları yemek istemeyip balık/köfte/tavuk gibi daha katı şeyleri de tattı. Evde sürülebilir peynir yerken, tatilde farklı türde peynirleri yedi. Her ne kadar istemesem de en kötüsü patates kızartması yiyip doydu. Günde iki kere uyurken, tatilde bütün uyku düzeni bozuldu tabii ki. Yemek yemeye bir yerlere giderken ya da dönüşte arabada uyudu kaldı çoğunlukla. Bebek arabasını çok fazla kullanmadık, sadece Antalya merkezde gezerken oldukça işimize yaradı.
Sonuç olarak, 2 minikle tatil yapmak çok zor, ancak yine de çok keyifli ve eğlenceliydi. Eminim oğlumuz da biraz daha büyüyüp bez/mama/kıyafet taşıma derdi kalmayınca çok daha rahat olacak tatiller, ama bu ufak tefek şeyler şimdiki tatillerimize de engel değil. Bir sonraki tatilimizde görüşmek üzere 🙂