22.05.2016
Marmaris’ten Datça’ya 1,5 saatlik bir sürede vardık. Datça’nın sahil yolunda biraz yürüyüş yaptıktan sonra Palamutbükü’ne gittik. Sahildeki restoranlar mavi beyaz renkleriyle çok hoş görünüyordu ve tatilde olduğumuzu bir kez daha hatırlatırcasına huzur vericiydi.
Datça’ya gelmişken Eski Datça sokaklarında yürüyüp Can Yücel Sokağı’nı da görmek vardı aklımda ama nasıl olduysa o gün unutmuşum. Sonrasında da pek fırsatımız olmadı.
23.05.2016
Ertesi gün Palamutbükü’nden Knidos’a gitmek için yola çıktık. Datça’nın bademi meşhur ve Datça’dan Palamutbükü’ne giderken de, Knidos’a giderken de her yerde yemyeşil badem ağaçları eşlik etti yolculuğumuza.
Knidos’a giderken toprak yolda gidiliyor ama gördüğümüz muhteşem manzaralar toprak yolu çekmeye değerdi doğrusu. Datça uç noktada kaldığı için tatil planımızdan çıkarmıştık ama, birçok arkadaşın tavsiyesi üzerine yeniden ekleyip 2 gece kaldık, iyi ki de kalmışız. Tam da istediğimiz gibi daha sakin, kafa dinlenecek bir yerdi.
Knidos’ta hava çok rüzgarlıydı. Knidos Örenyeri’ni bir çırpıda gezip soluğu oradaki restoranda aldık. Deniz levreği ve kalamar sipariş edip 145TL ödedik. Knidos Örenyeri de bebek arabasıyla gezilemiyor. Bebek arabasını girişte bırakıp gezdik antik kenti. Müzekart geçerliydi ve giriş ücreti 10 TL’ydi.
Knidos’u gezdikten sonra Palamutbükü’ne geri döndük. Dönüşte de badem almayı unutmadık 🙂 Knidos’un rüzgarlı havasından sonra Palamutbükü sıcak geldi ve denize girelim dedik ama deniz soğuktu. Palamutbükü’nün plajı da taşlı bu arada, kum değil. Çocuklar taşlarla oynamayı sevebilir ama büyükler genelde kumu tercih ediyor 🙂
24.05.2016
Datça’da son günümüzde kahvaltımızı edip Bodrum’a doğru yola koyulduk. Kaldığımız yer Palamutbükü’ndeki Aylin Ahşap Evleri’ydi (Akşam yemeği ve kahvaltı dahil 175TL). Ahşap evlerde kalmanın güzel yanı doğayla iç içe olmak; kedi, köpek, horoz sesleriyle güne başlayıp günü bitirmek olsa gerek 🙂