Orta Avrupa gezimizin üçüncü durağı Avusturya’nın başkenti Viyana’ydı. Viyana’da zaman Türkiye’den 1 saat geri. Bratislava’dan Viyana’ya varış trenle 1 saat sürüyor. Para birimi Euro (EUR). 1 Euro yaklaşık olarak 2,5 Türk Lirası’na karşılık geliyordu. Umuma mahsus pasaportu olan Türk vatandaşlarının Avusturya’ya giriş için Schengen vizesi alması gerekiyor.
Viyana rotamız:
1. gün – 26.07.2011
Tatile çıkmadan önce belirlediğimiz gezilecek yerler listesinden, tren istasyonuna (Wien südbahnhof (ostbahn)) en yakın yer olan Belvedere Sarayı (Schloss Belvedere) ile başladık Viyana turumuza. Barok tarzda yapılmış sarayın genişçe bir bahçesi bulunuyor. Biz yine Viyana’da daha çok yer gezebilmek için sadece sarayın bahçesini görmekle yetindik. Sanat galerisi olarak kullanılan bu sarayda Gustav Klimt’in ünlü “Kiss” tablosu da sergileniyormuş.
Sarayın bahçesinden çıktığımızda Polonya Kilisesi (Polnische Kirche) çıktı karşımıza.
Bu kilisenin fotoğraflarını da çektikten sonra Schwarzenberg Meydanı’ndan (Schwarzenbergplatz) geçerek Aziz Charles Kilisesi‘ne (Karlskirche) ulaştık. Schwarzenberg Meydanı’nda, II. Dünya Savaşı’nda hayatını yitiren 17 bin asker anısına Sovyetler Birliği tarafından inşa edilmiş Kızıl Ordu Anıtı (Denkmal der Roten Armee) bulunuyor.
Bu meydanda bir de daha önce İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamında Eminönü meydanında sergilendiğini gördüğümüz “Şafak Çizgisi (The Morning Line)” isimli yapı vardı. Matthew Ritchie’nin bir eseri olan bu yapıda 40 kadar hoparlör bulunuyormuş. Sadece görüntüsüyle değil hoparlörlerinden yayılan değişik müzikleriyle de ilgi çekici bir yapıydı.
Barok tarzındaki Aziz Charles Kilisesi, 1713 yılında yaşanan veba salgınında 9000 kişinin ölümünün ardından, veba hastalarını iyileştirmedeki çabası ile bilinen Aziz Charles Borromeo adına VI. Charles tarafından yaptırılmış.
Buradan sonra Viyana Devlet Operası (Wiener Staatsoper)’na geçiyoruz.
Sonra Maria Theresa Meydanı’nda (Maria Theresien Platz) karşılıklı bulunan, Viyana’nın en güzel binalarından Sanat Tarihi Müzesi (Kunsthistorisches Museum) ve Doğal Tarih Müzesi‘ni (Naturhistorisches Museum) görüyoruz. Yine müzelerin içini gezemedik ama sadece dış mimarileri bile harikaydı. Müzeler o kadar büyüktü ki içlerini gezebilmek için birer gün ayırmak gerekir sanırım.
Müzelerden sonra Avusturya Parlamentosu‘na (Österreichisches Parlament) gidip bu güzel binanın da fotoğraflarını çektikten sonra hemen yan tarafındaki Belediye Binası‘na (Rathaus) geçiyoruz.
Neogotik stilde yapılmış Belediye Binası’nda film festivali hazırlıkları vardı.
Buradan Burg Tiyatrosu (Burgtheater) fotoğraflarını da çektikten sonra Viyana Üniversitesi’ni geçerek yine neogotik stilde yapılmış Viyana’nın önemli kiliselerinden olan Adak Kilisesi‘ni (Votiv Kirche) gördük.
Sonra İskoç Kilisesi (Schottenkirche), Am Hof Kilisesi (Kirche am Hof), Maria am Gestade’i görüp Hoher Markt Meydanı’na ulaştık.
Bu meydanda Evlilik Çeşmesi (Hoher Markt Vermählungsbrunnen) ve Anker Saat (Anker Uhr) bulunuyor.
Anker Sigorta Şirketi’nin iki yönetim binası arasında köprü şeklinde yapılmış bu saatte, her saat başında Viyana tarihi için önemli 12 kişinin figürleri yer değiştiriyor ve her bir saat boyunca bu figür dakikayı gösteriyor.
Buradan sonra Lichtensteg Caddesi’ndeki Gutenberg Anıtı’nı, sonra Aziz Peter Kilisesi (Peterskirche), Veba Sütunu (Pestsäule) ve Adalet Sarayı’nı (Palais Equitable) görüp Viyana’nın simgesi haline gelmiş Aziz Stephen Katedrali‘ne (Stephansdom) ulaşıyoruz.
Veba Sütunu 1679 yılındaki veba salgınının sona ermesiyle yaptırılmış bir sütun.
Aziz Stephen Katedrali renkli çatısı ve gotik mimarisiyle Viyana’ya gidildiğinde mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri bence.
Buradan sonra Fransisken Kilisesi’ni (Franziskaner Kirche) görüp Şehir Parkı‘na (Stadtpark) gittik.
Şehir Parkı’nda baloların, konserlerin, kongrelerin düzenlendiği ve bir kafe-restoranı olan Kursalon binası bulunuyor.
Anton Bruckner, Johann Strauss II, Franz Schubert, Franz Lehár, Robert Stolz, Hans Makart gibi sanatçıların heykelleri de bu parkta yer alıyor. Biz de Johann Strauss Heykeli’nin (Johann Strauss Denkmal) fotoğraflarını çekip Bratislava’ya dönüş için tren istasyonuna gittik.
Dönüş yolumuzda Viyana Konser Evi’ni (Wiener Konzert Haus) görüp fotoğraflarını çektik.
2. gün – 27.07.2011
Bugün planımız Viyana’nın ünlü sarayı Schönbrunn Sarayı‘nı (Schloss Schönbrunn) görmekti. U4 metro hattıyla saraya ulaşılabiliyor. Bilet 1.8 Euro’ydu. İmparator Matthias bu arazide avlanırken tesadüfen bir “güzel çeşme (schöner brunnen)” bulduğu ve sarayın adının da buradan geldiği rivayet edilir. “Viyana’nın Versailles’i” da denilen bu kraliyet sarayının o kadar büyük ve güzel bir bahçesi var ki bahçesini gezmek bile bir günümüzü aldı.
Bahçede ilerlediğinizde Neptün Çeşmesi’ni (Neptunbrunnen) görüyorsunuz.
Bahçenin sonunda ise kafesi ve terası bulunan Gloriette Kemeri var. Buranın terasına çıkmak ücretliymiş.
Sarayın bahçesini gezdikten sonra yine Bratislava’ya dönüş için tren istasyonuna gittik. Dönüş yolumuzda Secession binasının önünden geçip Naschmarkt‘a gittik.
Naschmarkt taze meyve ve sebzelerin satıldığı çok ünlü pazarlardan biri. Buradan pembe ejderha meyvesi (pitaya) ve papaya alıp Bratislava’ya dönüş için tren istasyonuna gittik.